28 Mayıs 2016 Cumartesi
terör nasıl bitirilir / 2016
kardeşlerim ..
ana damarı kesersen kılcallara kan gitmez
hdp mecliste
belediye!er hdp
chp dhkp cleşti
chp pkk laştı
chp şu an % 10 atatürkcü
ve mezhep sorunu dini alevilik
hazreti ali ile uzak yakın ilgisi olmayan bu ögreti
halk a anlatılma!ı
dini aleviligin mezhep olmadığı
islamdan bagımsız
hazreti ali kılıflı bir ögreti oldugu
matematik anlatılmalı
doguda kapısının önüne 50 ton patlayıcı gömülen kişi diyorki görmedim
böyle sempatizanlar a gerekli alaka gösterilmeli
eroin tüccarı oldugu belli ticaret odası başkanı
sokakta vurulan lar
fakir halkın satanistleştirilmişleri
bu üst rütbeli başlar durdugu müddetce
fukara kürtler piyonlaştırılmaya devam eder
yakalanan pkk lı yı ebehe yargı bırakıyor
daha da arsızlaşıyorlar
hain bırakılmaz
hiç bilmiyorsan
yaktıgı yıktıgı karşılıgında
hapiste çalıştırılır
yaktıgını ödeyene kadar hapiste tutulur
oysa pkk lı hapiste kıç büyütüyor
doktor bedava ilaç bedava
hasta giren domuz gibi çıkıyor
bu gidişle pkk bitmez
ve
1 asker ölümü
1000 pkk lı ölümünden büyükdür
ordunun gücü zedeleniyor
ve bela artacak
ölümler artacak
dal kesersen köke hükmedemezssin
kök kesersen kurutursun
van da ki sınır tüneli araması yapılsın
suriyeden ıraktan tünel araması yapılsın
harp sanatında baş baglanırsa sürü dagılır
duyuralım
esselamu aleyküm ...
ottomanm2d.blogspot.com
united states of terrorism /terörist birleşik devlet ler 2016
kardeşlerim
pkk terörü kırkbeş yıl önce
pentagon da tasarlanıp
sahaya sürüldü..
şartlara göre diğer uzantıları
ypg
pyd
cnn
bbc
fox
...
her hafta isim değiştiren hainlere
latin alfabesi cevap vermiyor...
özetle
hedefte türkiye var
pyd maskesiyle pkk yı legalleştirmek asıl amaç
pyd moskova da
paris te temsilcilik açtı
sırada
washington
kopenhag var ...
abd merkez kuvvetler komutanı joseph votel
geçen hafta pkk/ypg teröristleriyle görüştü
beraber çalışıyorlar
full mühimmat yardımı ...
full moral takviyesi
gizli koordineli çalışmaları artık saklanmıyor ...
obama nın kankası ignatius da oradaydı...
washington postta yazan david ignatus
” türkiye ypg ile diyaloga geçmeli
abd de de suriye peşmergesi ile çalışmalı” demiş..
amerika
fetö vasıtasıyla darbeyle erdoğan ı indirebilseydi
ilk iş
TC pyd anlaşması imzalatmaktı...
babayı aldılar
fetö şimdi yas evi ...
amerika kuşu fetö finansmanıyla çıkan
sözcü
birgün
meydan
cumhuriyet
taraf rıza zarrab a yoğunlaşarak
mevzi kaybettiğini saklamaya çalışıyor...
tam da bu esnada
amerikan askerinin pkk pyd ye doğrudan desteğini gösteren görüşmeler yapması da aynı sebepten...
dokunulmazlıkların kaldırılması kararının ardından
avrupa birliği ve abd den
peşpeşe açıklamalar geldi..
vay efendim ifade özgürlüğü ...
oysa fransa dan ifadenin değil
copun özgürlüğü strasbourg da epey şakladı...
fransa da kan gövdeyi götürürken
fransız medyası
çiçek böcek sanat edebiyat yayınında..
hormonlu özgürlük havariliğine devam etti ...
geçtiğimiz günlerde
6 bin 700 sayfalık cia işkence raporları "yanlışlıkla"
silinmiş ti .. yersen..
olay mahalli ..özgürlükler ülkesi abd..
içeride hdp chp koalisyonu oluşturmaya çalışan
yeni dünya dizayner ları
mhp ye de el attı mâlum ...
chp de de kemal i yakında postalayacaklar
durmasın tırpanla poz versin ...
tırpan mı kaldı
ot lar motorlu biçme makinalarıyla biçiliyor
biri deyiversin zavallıya...
unutulan birşey var
artık doğu da tenekeden karakollar değil
kalekollar var...
alman eskisi g3 ler değil
milli tüfeğimiz var
pkk ya da paralel yayın yapan israil heron ları değil
milli iha larımız var...
ve herşeyden önemlisi
tüm düşmanlarını cehennem çukurlarına postalayacak
şehadet arzusu içinde olan milyonlar var...
ve dünyaya Türkiye nin hükümdarlığının yazıldığı levhalar var...
dost düşman iyice belli olsun
ki
adaletimizi dünya alem ibretle izlesin
esselamu aleykum
ottomanm2d.blogspot.com
8 Mayıs 2016 Pazar
müslüman omuz omuzadır...birdir...beraberdir...2016
kardeşlerim ....
her din in kendi kuralları vardır
kafir ligin
münafıklıgın
ebrehe ligin
ibneligin
orosbulugun
fahişeliginde
kuralları vardır
orosbu para karşılıgı bedenini cinsel kullandırır
fahişe keyfi bedeni ni kullandırır
ibne makattan kurcalatır
kafirlikte
münafıklıkta
ebrebelikte
ibnelikte
orosbulukta
kural koyan lider şeytan dır
orosbu orosbuya çıkar bagı
menfaat bagı
dünyevi baglıdır
gücü olan kuralı koyar
islamda da emir e itaat vardır
yola üç kişi çıkarsanız
biriniz emir olsun
kurallıdır
ve islamda müslüman müslümanın kardeşidir
ve saf olmak
omuz omuza olmak
kalplerin bir olması esasdır
gönüldaşlık esasdır
islamda hüküm allahındır
müslüman allaha itaat eder
allah
kurallarını
peygamberlerle
kitaplarla bildirmiş
bizde
kuranı kelama
efendimize uyar
önder kabul eder
itaat ederiz
ve allah hükmüne itaat eden lider ile gönüldaş oluruz
kafir de gönül kör
kalp kör oldugundan
gönlü açık olanın gördügü
yaradan eserlerini göremez
dogadaki sanatı göremez
gönüldaşlıgı bilemez
gönüldaşlar emir e itaat ettiklerinde
uşak olmaz
saf da omuz omuza olduklarını hisseder
ünvanlı kafir
ünvansız kafire
emrettiginde
bu yüksek profillinin
alçak profilliye
keyfi yahut mecburi mesai yaptırmasıdır
sözcü denen
islamdaki saf olmayı
omuz omuza olmayı
gönüldaş olmayı bilmeyen
ve hiç bilmeyecek
bilemeyecek olan
gönlü kalbi kör matbuat
kendi şeytani izm kuralı ile
manşet atıyor
cumhurbaşkanı
düşük profilli başbakan arıyor diye
ey lideri şeytan olan körler
cumhurbaşkanı
gönüldaş arıyor
gönüldaş a emrettiginde
zaten onun gönlü de aynıdır
omuz omuza oldugunu
aynı safda oldugunun
hep perçini dir
kardeşlik böyledir
ancak
ingiliz egitimi ilkögretimde alınırsa
aklı aileyi bozar
yüksek ögrenimde alınırsa dini gelecek arzusunu bozar
bennnn bilirim
ünvan için kıvranılır
sonra da denir ki
benim terk edemeyecegim ünvan yok
birader
lisans ünvanın
doktora doçent ünvanın
profosör ünvanı almaya
ömür harcamışssın
ben ünvanı terk ederim diyorsun
edemezssin
gönüldaş olmadıgın için
gözün emirlikte oldugun için
saf da durmadıgın
omuz omuza durmadıgın için
bereketten ayrıldıgın için
şimdi
benzerlerin diyarına gidiyor
seni onlar savunuyor
oysa
dogrular da tuzaga düşer
amma
derhal allah görevli melekleri vazifelendirir
tuzaklar bozulur
daha üst makam verilir
bu nedenle akıllı kul muhasebe yapar
bu sınavda
bereketten ayrıldım bereketsizlige mi
hak tan ayrıldım batıla mı
kazandım bakar
en kolay yol
sizi arsız ugursuz şeytan ibne orosbu piç kominist ebrehe pkk kafir destekliyorsa
bu sınavda
kalmışssınız demekdir
ancak kalp gönül kapalı oldugundan
bu ölçüm de yapılamaz
sözcü bu nedenle canla başla bir yıllık fitne biriktirir
bu biriktirmeye hiç ses çıkarılmaz
içten içe sevilir
ahhh makam felegi sınavı
yine bir örnek verdin
saf da olmak
omuz omuza olmak
kalplerin bir olması gerek deyip lafta
uygulamayanı özde
nasılda savurdun
cumhurbaşkanımız
düşük profilli başbakan degil
gönüldaş seçecek
kardeş seçecek
omuz verecegi
kalbinin bir olacagı
ey insanlar
safların arasını doldurun yoksa şeytan
kara yünsüz koyun gibi aranızı doldurur
kalpleriniz sapar
cumhurbaşkanımız
başbakan ile arasında
kara yünsüz koyun istemiyor
o da resulullah emrine itaat ediyor
kara yünsüz koyun
hayallerin dileklerin bir olmaması sembolüdür
bilgelik degil cehalet sembolüdür
cumhurbaşkanımız
düşük profilli başbakan degil
bilgelik le donanmış
cehalet aralarında olmayan
gönüldaş seçecek
sünnete uygundur
recep tayyip erdogan
emir dir
itaat deyiz
duyurulur ...
esselamu aleyküm ....
ottomanm2d.blogspot.com
fetö nün ak partiyi bölme hedefi...ve taktikleri 2016
> fetö her partiye uygun
bukalemun larını soktu...
bu son olaylar olunca
işyerinde fetö cü olduğunu kesin bildiğim birisi
benim de ak partili olduğumu biliyor...
yanıma usulca geldi...
- " yaa ne düşünüyorsun bu olanlara...
ben davutoğlu nu çok seviyordum..." dedi
amacı beni tartmak...varsa aklımda soru işaretlerini büyütmek...
muhtemelen fetö evlerinde bu talimat verildi...
kafası karışık olanlara bastırın...hocacı görünün...hocayı övüp erdoğan ı yerin...
damatını getirecek...bu hocaya reva mı deyin...
gelecek olan davutoğlundan iyi olamaz deyin...
ki ak partililer erdoğan dan uzaklaşsın...
böylece amerika ingiliz almanın istediği gibi
reis yalnız kalsın...
ben dedim ki...valla bence iyi oldu...
reis bu zamana kadar nasıl sabretti hayret ettim...fetö aklınca ağustos gibi darbe yapacaktı...
reis bunu gördü önlemini aldı dedim...
yüzü mosmor oldu...
bir şey diyemedi...
kardeşlerim fetö düşman ından dost olmaz...
amerika çeşitli şekilde alt edemediği reis i bu defa içerden çökertme peşinde...
aman dikkat edelim...uyanık olalalım...
esselamu aleyküm
ottomanm2d
erdoğan-davutoğlu aslında ne oldu ? 2016
Kim sütten çıkmış ak kaşık, kim mağdur okuyun siz karar verin..
***
erdoğan %52 alıp cumhurbaşkanı olunca...
başbakanlık için
temayül yoklamalarında
1. Gül, 2. Yıldırım, 3. Davutoğlu çıktı...
Buna rağmen REİS hocayı parti başkanı yaptı...
Gül’ ün çok yakışıklı İngiliz arkadaşları, bir de REİS’ten ve ailesinden nefret eden, ancak Hürriyet’e de pek aşık, ‘intifada’cı bir hanımı vardı.
REİS Gül’ ü başkan yapmadı.
Yıldırım REİSçiydi.
Falsosu yoktu. Başarılıydı.
Parti tarafından seviliyordu.
Ama yeterince karizmatik değildi.
Kukla muamelesi yapacaklardı.
REİS Yıldırım’ı da başkan yapmadı.
Davutoğlu güzel konuşuyordu.
Hocaydı.
Ayrıca, görece tazeydi.
Uzun yıllar REİS’le de çalışmıştı.
Evet kibirliydi. Hem de çok.
Her şeyi o bilirdi. Ama teorik olarak.
Pratikte genelde çuvallardı. Örnek; Suriye.
“6 ayda Esed devrilir” dedi. Demekle de yetinmedi, bütün planlarını buna göre yaptı.
B planı yoktu. Çünkü çok emindi. Kendinden. Zekasından. Bilgisinden. Okumasından.
Esed kaldı. Hoca çuvalladı. Sonra bir sürü sıkıntı.
REİS yine de hocayı başkan yaptı.
Neden mi ?
a) REİS hocanın, Suriye ve Filistin politikalarından hareketle, kendini devirmek isteyen Batı’yla uzlaşmayacak bir politikacı çıkacağını umuyordu.
“Bu hoca, Batı’yla da, onun ülkemizdeki truva atları olan paralellerle ve Doğan medyasıyla uzlaşmaz” diye düşünüyordu.
b) Başkanlık sistemine geçerken argüman üretir, akademik karizmasını, taze politikacı kimliğini bu yolda işlevsel hale getirir diye düşünüyordu.
Kendisinden bu iki konuda söz aldı.
“Temayül yoklamalarını biliyorsun, seni BEN başkan yapıyorum! Ama bu iki konuda söz vermen şartıyla” dedi.
Hoca kabul etti.
Ya da etti gibi göründü.
Bilmiyorum.
Fakat etrafındaki muhteris danışmanlar kabul etmediler. Bunu biliyorum.
Ali Sarıkaya, Osman Sert, Taha Özhan, Hatem Ete ve Ertan Aydın başlıcaları.
Bunların hepsi “okumuş” çocuklar.
Çok okumuşlar.
Bildiğiniz gibi değil.
Hepsi Allah’ın lüftu.
Hoca da “okumuş” adam.
REİS ise Kasımpaşalı.
Olur mu? Olmaz? Yakışır mı? Yakışmaz!
Dolayısıyla onların yönetmesi lazım.
Bir de REİS var, huzur yok. Batı durmuyor. Gezi, paralel falan.
Bir de yolsuzluk iddiaları.
İddiaların yalan olduğunu hepsi bok gibi biliyor ama olsun, iddiaların ortaya çıkması bile çok sinir bozucu bu ekip için.
İddiların değil REİS’in çürütülmesi lazım.
REİS giderse, bu “okumuş” ekip gelirse, ülkemin tadından yenmez.
Herkesle barışacaklar, REİS’i kurban edecekler.
Sonra kadayıf gibi bir ülkemiz olacak.
Bu kadar basit.
Hasılı kelam bu ekiple birlikte hoca, REİS’ten bağımsız, Batı’ya bağımlı politikalarını belirledi.
1-) Reis’in ekonomi yönetimini ekarte etmek için ilk iş “Şeffaflık Yasası”nı çıkartalım dedi hoca.
REİS’in haberi olmadan hazırladı yasa paketini.
Ve kamuoyuna bizzat kendisi açıkladı.
Sonra REİS kendisiyle istişare edilmeden bu paketin hazırlandığını söyledi.
Hoca ve muhteris danışmanları tırstılar.
Paketi geri çektiler.
2-) Ama hoca kararlıydı.
Gelir gelmez REİS’i yiyecekti.
17-25 Aralık üzerinden 4 bakanı Yüce Divan’a gönderme oylaması sırasında bir konuşma bahanesiyle İngiltere’ye gitti,
meclis grubunun başında durup liderlik etmedi. Ardından Davos’a gitti.
Ordan da New York’a sermaye gruplarıyla buluşmak için geçti.
Davutoğlu’nun ABD ziyareti hakkında soru sorulan Beyaz Saray yetkilisi bile “Türk Başbakanı’nın burda olduğuna dair bilgimiz yok” dediği bir geziydi bu.
Biliyorsunuz mesele 4 bakan meselesi değildi. REİS’ti.
Önce bunlar Yüce Divan’a gönderilecekler, sonra da REİS.
Lakin hoca bu kadar kritik bir meselede ortada yoktu.
Bunu herkes biliyor.
Kimsenin bilmediğiyse;
Yüce Divan oylamasından bir gün önce 4 bakanın partiye çağrıldığı.
Bağış, Güler, Bayraktar, Çağlayan gecenin yarısında partiye gider.
Hocanın kurmayları kendilerine mecliste aklanmaları gerektiğini söyler.
Bakanlar “siz bizim ak olduğumuzu düşünmüyor musunuz?” diye sorar.
“Düşünüyoruz tabi, ama milletin önünde de aklanmanız lazım” diye cevap verirler.
Bakanlar,
“Biz kendimizden eminiz.
Zerre yolsuzluğumuz yok.
Aklanırız da.
Ancak bu süreç yıllarca sürer, partinin de çok başı ağrır.
Ama en önemlisi, paraleller REİS’i Yüce Divan’a çıkartma imkanı bulabilirler, emin misiniz?” diye sorarlar.
Hoca da gelmiştir.
“Bu bizzat Cumhurbaşkanımızın talimatıdır” der muhterem hocamız.
Çıktıklarında bakanlar çok şaşkındır.
Bağış REİS’i arar. Durumu sorar.
REİS “olur mu öyle şey?!” der.
“Gelin İstanbul’a hemen!” diye ekler.
1 saat sonra, bu sefer REİS Bağış’ı arar:
“Siz Ankara’da bekleyin, ben geliyorum”
Sabahın köründe buluşurlar. Bakanları dinler.
REİS kendisine yönelik kumpasın farkına varır.
Sonra hocaya zılgıtı çeker.
Yüce Divan oylaması ertelenir. Hoca da fırsattan istifade İngiltere’deki toplantısına gider.
Düşünebiliyor musunuz?
Şayet gecenin köründe Bağış o telefonu açmamış olsaydı, bugün belki de darbe yaşamış bir ülke olacaktık!
3-) Hoca REİS’i devirmekte başarısız olunca, onu zayıftatmaya karar verir.
Yine onunla istişare etmeden Fidan’ı milletvekili yapmaya kalkar.
İşin kötüsü Fidan da REİS’le istişare etmeden hemen hocasının kucağına atlar. Bu sefer REİS, medya mensuplarının karşısında hocayı ve Fidan’ı azarlar.
Fidan Umre’de REİS’i bulur. Nedamet getirir. Sonra tekrar görevi kendisine iade edilir.
4-) Hoca yılar mı hiç! Bu sefer de sazı eline almaya karar verir. REİS’in 10 seneden fazladır ince ince işlediği çözüm sürecinin kaymağını yemek ister.
Dolmabahçe’de HDP’lilerle Yalçın Akdoğan, Efgan Ala ve Mahir Ünal bir araya gelir.
Dolmabahçe Açıklamasına dışarıdan bakınca çok pozitiftir. PKK baharda silah bırakmaya davet edilecektir falan. Fakat asıl konuşan taraf HDP’dir. Başta Sırrı Süreyya olmak üzere, HDP ekibi sazı eline almıştır artık. Çözüm sürecinin gidişatını onlar belirler hale gelmiştir. Şartları onlar tayin eder olmuştur.
O kadar ki Apo’yla sivil akillerin buluşturulmasına bile karar vermişlerdir.
Bizimkiler de “tamam” demiştir. Devletin bu kadar aciz hale düşürüldüğü başka bir örnek gelmiyor aklıma.
Bugün yaşadığımız terör belasının ardındaki en büyük sebeplerden biri bu sergilenen acziyettir.
HDP’lilerin bu denli şımartılmasıdır… Sonra REİS, bir ay boyunca PKK tarafının azgınlıklarına rağmen İzleme Komitesi kurulacağı manşetlerde yer alınca, kendisiyle istişare edilmeden Dolmabahçe açıklamasının yapıldığını söyler. Apo’yla akillerin görüştürülmesinin de, Apo’nun elini güçlendireceğini ilave eder. Mesele kapanır.
Ama dediğim gibi etkileri bugün bile devam etmektedir.
5-) Bu sefer Bülent Arınç meydandadır.
REİS’in yalan söylediğini, kendisinin süreçten haberdar olduğunu ve ülkeyi hükümetin yönettiğini söyler.
Asıl kimin yalancı olduğunu söylemeye gerek yoktur diye düşünüyorum.
Hocamız hemen Arınç’a telefon açar, televizyondaki REİS-karşıtı açıklamalarından ötürü Arınç’ı tebrik eder.
6-) Yarattığı hengameler sonunda seçimde hüsrana uğrayan hoca;
Aydın Doğan’ın damadının, Koç’ların ve diğer TÜSİADçıların ayağına (Ali Kibar’ın evinde) gitmiş olsa da, Erdoğan’ı yeniçeriler tarafından katledilen III. Selim’e benzeten Economist Dergisi’ne koşa koşa röportaj vermiş olsa da, Doktoruna kadar bütün akraba ve ahbaplarını vekil listesine koymuş olsa da, başarılı olamaz. Başkanlık meselesini neredeyse ağzına hiç almamıştır seçim kampanyalarında.
FETÖcusundan PKK’lısına, tüm hainlerin REİS’e “hırsız” “hırsız” diyerek ortalığı inlettikleri bir dönemde cevap mahiyetinde tek kelam etmemiştir.
Partide de bu konularda herhangi bir hareketlilik yaşanmamıştır. REİS meydanlara inmeden önce yüzde 38’e kadar düşer oylar. REİS, son bir ayda meydanlara inmeye karar verir ama yanlış politikaların faturasını halk kesmiştir artık. Sonuç yüzde 41’dir. REİS’siz siyasetin bedeli ağır olmuştur. Ama hoca hâlâ asıl sorunun REİS olduğunu düşünmekte ısrar eder.
7-) Seçimden hemen sonra “başkanlığı getirmek istedik, halk yetki vermedi”açıklaması yapar.
glasses ifade simgesi REİS’e yönelik hırsızlık iftirası kampanyasının asenası olarak arzı endam eden Bahçeli “Bilal’i ver koalisyonu al” diye nara atmaya başlar.
REİS çok öfkelenir.
Kendisinden açık açık çocuğunu kurban vermesini istemektedirler.
Hoca ise Bilal Erdoğan’ı kurban olarak isteyen Bahçeli’nin meclis yeminini sonuna kadar bekler.
Ve sonra da tüm kabinesiyle birlikte alkışı basar
9-) Hoca artık REİS ’i devirmenin tek yolunun başkanlık yolunu kapatmak olduğuna kanaat getirir.
Bunun içinde mutlaka koalisyon yapması lazımdır.
Koalisyon hükümetinden başkanlık sistemine “olur” vermesini beklemek imkansız olduğu için hoca “koalisyon da koalisyon” diye tutturur.
Fakat muhalafet son derece nazlıdır.
Buna rağmen Kılıçdaroğlu “koalisyonu Erdoğan istemiyor” türünden açıklamalar yapmaya başlar.
Hoca bu açıklamalara hiç itiraz etmez.
Halbuki REİS hocaya “koalisyon kurabilirsen kur ama ısrarcı olma, partiyi aciz gösterme, en kötü ihtimal erken seçime gideriz” diye defaatle söylemiştir.
10-) Bu arada Hoca yavaş kendi medyasını kurmaya başlar.
Mustafa Karaalioğlu
(ES Medya’da iken ayda 100binden fazla maaş alan, kendisine 400 metrekarelik ofis kuran bu zat Ethem Sancak’ın bütün telkinlerine rağmen Feto’nun beddua haberini bile manşetten görmemiştir, Ekrem Dumanlı’nın Akit muhabirine attığı tokatı arka sayfalara gömmüştür, 17 Aralık’tan sonra bile Ekrem Dumanlı’yla dirsek teması bir süre devam etmiştir, Gezi sürecinde kısık sesle konuşmuştur, sonra görevden alınınca “objektif” gazetecilik yapmaya karar vermiştir),
Mahçupyan (REİS hakkında eşcinsellik imasında bile bulunan bir herif),
Hakan Albayrak (hocayı savunacağım, REİSçilere çakacağım derken Ahmet Hakan’ı bile savunan bir zavallı)
ve Diriliş Postası,
Yıldıray Oğur ve Ceren Kenar (bakanların Yüce Divan’a gönderilmesi gerektiğini yazdı, Mahçupyan’a siper oldular, Babacan’a sahip çıktılar, Can Dündar bırakılınca sevinçten havalara uçtular),
Genç Siviller ekibi (Yıldıray Oğur’un talimatıyla AK Parti gençlik kollarının üst kademelerine sızdılar),
İbrahim Karagül
( 1 Kasım seçimlerine bir hafta kala, içinde Ali Bulaç gibi paralellerin de ilk sayfada yer aldığı “gelin uzlaşalım kampanyası” başlattı; “Kabinede mason bakan korkusu” türü haberlerle kabineye ayar vermeye çalıştı)
ve Yeni Şafak ekibinin neredeyse tamamı
(elbette ki Salih Tuna, İsmail Kılıçarslan, Leyla İpekçi, İbrahim Tenekeci gibi bazı istisnalar hariç).
Abdülkadir Selvi (Yeni Şafak’ta yazdığı dönem, eskiden Aydın Doğan’ın 28 Şubat sürecindeki rolü üzerine yazdığı yazıları unutup CNN ekranlarına çıkmaya başlayarak Doğan medyasıyla dirsek temasına giren, bu arada yavaş yavaş REİS eleştirilerine başlayan, ve sonunda Hürriyet’e geçiş yapan şaşkın)
Akif Beki (REİS’in basın başdanışmanlığı sebebiyle adam yerine konulan, sonra kapağı Radikal ve Hürriyet’e atan, Karar’ın kuruluşunda bizzat etkili olan, ve bugünlerde köşesinden REİS’e “işler daha da çirkinleşebilir” tehditler savuran)
Taraf‘ın tamamı (Alkım ziyareti sonrası)…
Mahçupyan köşesinden REİS’e yardırmaya başlar.
REİS meydanlara indiği, “Başkanlık” dediği için seçim kaybedilmiştir.
Hoca itiraz etmez.
Hakan Albayrak “artık konuşma reis!” “artık köşene çekil reis!” yazıları kaleme alır.
Hoca itiraz etmez.
Bu ekip kendi medyalarında iki seçim arası dönemde tam yüzden fazla haber ve köşe yazısı yazar REİS karşıtı.
Bu arada REİS tarafından çok fazla ses çıkmaz.
Zira REİS müsaade etmez.
Hocayı kendi ıslah edecektir.
Dışarıya kavga görüntüsü vermeyecektir.
11-) Hilal Kaplan, Melih Altınok, Kurtuluş Tayiz, Cemil Barlas, Haşmet Babaoğlu gibi isimler inceden dokundurmaya başlar hocaya.
Fakat Suheyb Öğüt Aktüel’de çok sert bir eleştiri yazar.
“Hoca felç geçiriyordum” diye inlemeye başlar.
Derhal Turkuvaz grubunu arar...
Yazıyı kaldırtır.
Grup yazıyı hocadan tırstığı için değil,
REİS’in politikası bu yönde olduğu için kaldırır.
Öğüt de durumu öğrenir, “eyvallah” der.
Bu arada bizim hocacı liboşlar da susmaktadır.
Şirin ve güler yüzlü hocamız kendisi hakkında ilk defa net bir eleştiriyle karşılaşmış ve ilk tepkisi bu yazıyı kaldırtmak olmuştur.
Bildiğin, Öğüt’ü sansürlemiştir.
Ama ne Mahcupyan, ne Oğur ne de başka bir özgürlükçü vatandaş bu durumu umursamıştır.
Durum hâlâ aynıdır onlar için;
kendisine her gün küfredilen,
uluslararası operasyonlarla devrilmeye çalışılan,
oğlu bile kendisinden kurban olarak istenen Erdoğan baskıcıdır;
kendisini eleştiren ilk yazıyı sansürleyen hoca ise demokrat.
12-) Hoca artık kendisine ait müstakil bir medya kurma vaktinin geldiğine KARAR verir...
(Söylemeye gerek var mı bilmem: Bir siyasetçinin kendine ait yeni bir medya kurması, kendine ait yeni bir parti kurmasından farksızdır.)
Basın danışmanı Osman Sert’in desteğiyle KARAR’ı kurar.
KARAR’ın finansmanı “örtülü” olarak halledilir.
Yeni Şafak ’a ise Ülker’in arka çıktığı söylenmektedir.
Hani şu hocanın lise arkadaşı Murat Ülker.
Hani şu hocanın vakfı Bilim-Sanat’ı finanse eden Murat Ülker.
Hani şu Rothschild’den aldığı kredilerle Godiva’yı satın alan Murat Ülker.
Hani şu başörtülü kadın nefretçisi Bedrim Baykam’ın boş çerçevesine 500bin TL veren Murat Ülker.
Hani şu Ali Atıf Bir Denen paralel vatandaşı kendi üniversitesine (Şehir) rektör olarak atamaya kalkan Murat Ülker.
Hani şu, Harvard’a milyonlarca dolar bağış yapıp kendi üniversitesindeki yüksek lisans öğrencilerinin burslarını kesen Murat Ülker.
Hatırladınız değil mi?
Hah işte o adam.
En çıldırtıcısı ne biliyor musunuz ?
Kendi medyasını kuran hocamız daha geçen gün ,
Turkuvaz ’ı hedef alarak “medya üzerinden siyasete dizayn vermeyin” diye çıkış yaptı.
Galiba şunu söylemek istedi:
Ben çok uğraştım ama yapamadım, beceremedim, Karar bütün çabamıza rağmen hala 2 bin satıyor, ne olur siz de yapmayın, tavsiye etmem.”
13-) Eylül ’de MKYK ’yı baştan sona kendi şekillendirmek isteyen hocaya karşı, REİS ’in talimatıyla Binali Yıldırım devreye girdi.
1353 delegenin 900’ünün imzasını topladı.
Sonra da Abdülhamit Gül’ den Mehmet Muş’a, Berat Albayrak’tan Ayşenur Bahçekapılı’ya kadar REİSçi pek çok isim MKYK’ya girdi.
Gül’ün ekibi (Hüseyin Çelik, Ali Babacan, Mehmet Şimşek vs.) ise safdışı edildi.
14-) Madem ki partinin has isimleri ve tabanı kendisine destek vermiyordu, o zaman diğer kesimlerin desteğinin alması lazımdı.
Gezici ve PKK’cı güruha bile şirin gözükmek için,
PKK ’nın ortalığı kan gölüne döndürdüğü, HDP’nin terör propagandası yaptığı, canlı bomba taziyelerine gittiği dönemlerde bile HDP’ye yönelik bir tepki ortaya koymadı.
Baktı ki MHP kendisini eleştirmeye başlamış, işte o zaman, şişin ve kebabın yanmaması için, “bütün dokunulmazlıkları kaldıralım” dedi.
Daha kötüsü hocanın iki adamı, Naci Bostancı ve Ali Sefer Üstün, dokunulmazlık meselesini görüşmek üzere katil HDP’nin ayağına gitti.
Sırrı Süreyya bu şaşkın ikiliyi ceketsiz, kravatsız, gömleksiz, basit bir kazakla karşıladı.
Dayı dayı konuştu. Artistliğini yaptı, bunlar da Sırrı’ya hürmetlerini arz edip gittiler.
15-) Bitmedi !
Hoca PKK ’ya yönelik olarak
“2013 Mayıs şartlarına dönülürse her şey konuşulabilir”
diye bir açıklama yaptı.
Barış zamanında savaşı konuşan ne kadar hainse, savaş zamanı barışı konuşan da işte o kadar haindir.
16-) Aynı günlerde AK Parti milletvekili Özhaseki “paralel fabrika ayarlarına dönerse mücadele biter” açıklaması yaptı.
Hocamdan tek bir itiraz gelmedi.
17-) Avrupa Parlamentosu başkanı Schulz, REİS’e en galiz şekilde küfreden video klibe yönelik Türkiye’nin verdiği tepkiye karşı yine REİS’e yönelik “otoriter” kabilinden hakaretler etti.
Hocamız ise Schulz’a karşı tek kelam etmedi.
18-) Schulz’un “Biz Erdoğan’la anlaşmadık. Bizim muhatabımız Davutoğlu’dur, hükümettir, onlar da gayet ciddi muhataplar”
sözleri üzerine hocamız yine tek kelam etmedi.
REİS ise önce bu Nazi bozmasına çaktı:
“Bahsettiğiniz kişi, benimle ne zaman görüşse, liderliğimin ne kadar saygın olduğundan söz eder.
Yüzüme karşı böyle konuşan bir insanın şimdi o türden tavırlara girmesine ne demeli?
Ben bu tür davranışları, Alman ekolünün Türkiye’ye bir operasyonu gibi görüyorum.”
Sonra da mülteciler konusunda Almanya’ya övgüler düzen hocaya:
“3 milyar euro meselesinde en büyük yükü Almanya alıyor deniliyor. Halbuki cüzi bir miktar hariç, Türkiye’ye gelen bir şey yok. Bizden neyin projesini istiyorsunuz? Sizin proje dediklerinizi biz çoktan yaptık. Proje diyerek kimse bizi aldatmasın.
Birileriyle fotoğraf verebilmek için böyle şeylerin içine girmeye gerek yok”
19-) Her işte çuvallayan hocamız artık ne yapacağını, REİS’i nasıl görünmezleştireceğini, kendisinin nasıl varlık göstereceğini şaşırır hale geldi.
“Schengen vize anlaşmasını dört ay öne alacağız. Bu bizim başarımızdır” türünden laflar etti.
REİS “artık yeter!” dedi ve patladı:
“Başbakanlığım döneminde Schengen’in Ekim 2016’da uygulamaya gireceği açıklandı. 4 ay öne çekmenin kazanım gibi sunulmasını anlayamıyorum. Küçük şeylerin büyük kazanım gibi sunulmasına üzülüyorum.”
20-) REİS Obama’yla görüştü. Bütün ABD, REİS’in ayağına geldi. Bizim FETÖcu, Gezici ve PKKcı medya mosmor oldu.
Sanıyorum hocam da öyle oldu.
REİS-Obama görüşmesinin üzerinden bir ay geçmeden, hocam Beyaz Saray’dan randevu istedi.
Başka söze gerek var mı?
21-) Hocam, Osman Sert eliyle Taha Ün’ü kendi trol ekibine dahil etti.
İşin kötüsü Taha Ün’ün eşi, Emine Erdoğan hanımefendinin özel kalem müdiresi Sema Silkin.
REİS açısından ne kadar berbat bir durum değil mi?
Taha Ün ve ekibi, yanlarına birkaç hırdavatı da alıp, hocayı eleştiren herkesi tvitırda FİTNEci ilan etmeye başladı.
22-) Hocanın fahri danışmanı yeni gazetecisi Mahcupyan,
PKK ile masayı kuran onlarca yazı yazdı;
devlete, “dönüp dolaşıp PKK’nın ayağına geleceksiniz, gelmezseniz anti-demokratiksiniz, gayrimeşrusunuz” minvalinde yazılar döşendi.
23-) Beştepe’ye karşı paralellerin “İsrafsaray” hakaretleri, 250bin dolarlık masa iftiraları kol gezer, REİS bu kepaze ithamlarla boğuşurken bir kez olsun sesini çıkarmayan hocamızın partisi;
Can Dündar serbest bırakılınca, sevinçle karşıladı.
REİS “karara saygı duymuyorum” deyince,
hükümet sözcüsü Numan Kurtulmuş çıkıp
“Cumhurbaşkanı’nın şahsi fikridir” diyerek makamı küçümsemeye kalktı.
24-) REİS’in “yalan söyleyen zat” dediği, “paralel için cübbemi giyerim” diyen Arınç, Manisa’da özel törenle hocamız tarafından karşılandı ve ağırlandı.
25-) REİS’e yönelik hemen her gün hakaretamiz haberlerin çıktığı Taraf gazetesinin sahibi Arslan’la Alkım Kitabevi’ne ziyaretine gidip el sıkıştı hocamız.
O gün bugündür Taraf, hocaya taraf.
26-) Hoca, “her şeye ben karar vereyim hırsıyla bakanların müsteşar atamasına bile izin vermedi. 4 aydır müsteşarı atanamayan bakanlar var.
27-) Hocamız, REİS’in şiddetle eleştirdiği, 1100 terör destekçisi Akademisyen’in imza kampanyası için “görmezden gelsek olay bu kadar büyümezdi” yorumu yaptı.
Sonuç:
Hoca ile REİS arasındaki hikaye basit bir ihtiras hikayesi değildir.
Çünkü hoca kendi ihtiraslarının peşinden koşabilmek için,
REİS karşıtı, ve dolayısıyla REİS’i destekleyen halkın karşıtı kim varsa, onunla işbirliği kurma yoluna gitmiştir.
Küresel güçlerin ülkemizdeki satrancında vezir görüntüsüne sahip basit bir piyon olmayı kabul etmiştir.
Kavganın ''özü'' budur.
Kaybedeni de bellidir!
7 Mayıs 2016 Cumartesi
avrupa nın vize ...kandırmacası
kardeşlerim...
erdoğanın vize restine
almanya demiş ki
biz devletlerle anlaşma yapıyoruz ...vs...
ulan hans iyi dinle bak...
devlet = cumhurbaşkanı dır...
reis ne diyorsa o...
gerisi laga luga yapmasın
avrupa kendini uyanık sanıyor...
ab
hem teröriste destek olup
bize de terörle mücadele yasasını kaldırtacaklardı
ki
ajanları hdpkk safında gebermesin diye...
çünkü
doğuda
mi6 mossad ve alman istihbaratının birçok ajanı gebertildi...
havuç olarak da
vize lerin kaldırılması nı gösterdiler...
biz o kadar salağız sanki...
vizeyi yalandan bir iki gün kaldırmış gibi yapacaklardı...
sonra da
vay efendim yığılma oldu
vize serbestliğini geçici olarak dondurduk ....deyip
temelli durduracaklardı...
bu tür numaraları
ancak kafası basmayanlar yer...
erdoğan
şeytan bursuyla okul bitirmedi ki
bunlara pabuç bıraksın...
çekti restini
helal olsun...
cumhurbaşkanımızı
sonuna kadar destekliyoruz
esselamu aleyküm
www.facebook.com/ottomanm2d
6 Mayıs 2016 Cuma
erdoğan= demokrasi 2016
kardeşlerim
1000 yıllık devlet geleneği mizden
biliriz..
devletin bekası
ümmetin selameti için
gerektiğinde
kim olursa olsun gerekli fedakarlık
yapılır...
tarihimiz canını bağışlayan karındaş hadiselerine
tanıktır..
yani
bu kutlu yolun şakası yoktur..
cumhurbaşkanımızın feraseti ve siyasi dehası
başbakanımızın ilmi ve stratejist mantalitesi
oturup istişare ettiler
ve
en uygun kararı aldılar..
şura 38. ayet ..
“onlar, Rablerinin davetini kabul ederler ve
namazı dosdoğru kılarlar..
onların işleri de kendi aralarında bir istişare iledir..”
istişare edilen işlerin sonu hayr dır..
başkanlık sistemimiz için son dönemece girdik
devletimizin üst yönetimine
şah çekmek isteyen
içerdeki kriptolara .. hainlere..
dışardaki oyun kuran küreselcilere
bu son hareketle
rok çekildi ve
Operasyonları bozuldu .. beklenmeyen bu hamleyle
şok talar..
rok satrançta
şahı korumak için kale nin
yerinin değiştirilmesi dir..
devlet aklı devrede dir
çok şükür..
hatırlayalım..
hem turgut özal ı
hem de partisini bitirmişlerdi..
oyun büyük..
ve duygusallık zamanı değil..
erdoğan ve davudoğlu
birlikte daha çok çalışacaklar..
esselamu aleykum
www.facebook.com/ottomanm2d
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)