27 Ağustos 2012 Pazartesi

Kaynağımız


Bilginin kaynağı Allah c.c. dür ...ÇÜnkü Alim olan yalnızca O dur...
yıllarca okunan kaynak değil ihlasla okunan fayda verir kardeşim...
ağlayarak okuduğun kaynak...
kaybedip de çok istediğin birisi gibi sarıldığında ilime...
en çok sevdiğin olduğunda Allah...
gönlün açılır...seni engelleyen önyargıların azalır...
Yalnızca Allah ın ismini yüceltmekse maksadın adın da yücelir...

yağmur her toprağa eşit yağar...

ama fark o toprağın özündedir....
kimisinden diken yetişir...
kimisinde ekin...

kimisinde lale sümbül...


güneş aynı...yağmur aynı...fark nerededir ?


Birçok toprak istemez tırmığı...

gübre istemez...serttir pulluk işlemez...
bilmez misin önce yararlar...aktarırlar toprağı da hazırlarlar...

Hangi aklı başında çiftçi çıkıp da kayalıklara ekin eker ?


gül almak için dikeninden sakınan

kokusundan mahrum kalır...

pişmek ...acıyla da olur...aşkla da...

düşünce anlarsın sandalyade olduğunu ...

yoksa bilmeden masada onlarca yıl oku...


kelam mirastır...ilim kapısı peygamberimiz...


çünkü ona sofra oldu kainat...

bir muhteşem renk cümbüşü vasıtasız sunuldu...

onu sevdikçe aralanır kapısı...

onun sevdiklerini sevdikçe....

Ve " İlim bir nokta idi




Cahiller onu çoğalttı " buyurdu Hz Ali ...


çok görüntü aslını saklar...

Asıl tektir suretleri aslını yaşatırlar...

çok azdır da...

aslında...
ona bakanlar şaşarlar...

Bu kelamlar benden değil iyi bildin...

kaynak diyerek boşuna kendini üzdün...

güneş her eve eşit doğar...doğmasına da...

pencerelerdir ışığı yansıtanlar...


http://www.facebook.com/ottomanm2d





25 Ağustos 2012 Cumartesi

BUDİSTLER VE SİHİRBAZLAR DEŞİFRE !


İstidraç nedir ?
------------------





Allah'a isyanda çok ileri giden insanların, Allah'ın kendilerine verdiği mal, başarı ve sıhhat gibi nimetlerle isyanların daha da artırmaları ve sonuçta helâk olmaları.


Allah'a tam olarak itaat eden veya en azından iradelerini itaat yolunda azamî derecede kullanan kullar olduğu gibi; 


Allah'a isyanda, Islâm'a, dolayısıyla hakka, adalete, insanıyete, kısaca Allah'a kul olmaya karşı çıkışta ölçü tanımayan kişiler de vardır.


Bu iki gruptan birinciler Allah'ın velilerini oluştururken, 


ikinci grubu ise, ins ve cin şeytanlarının kendilerine sürekli olarak Islâm'a ve müslümanlara karşı çıkmayı ‚vahyettiği', gizli gizli fısıldadığı Şeytan'ın velileri oluşturmaktadır.


***Allah, velîlerine zaman zaman ikramlarda bulunur; Kâinatın işleyişinde kudretine perde yaptığı sebepleri onlar için bir derece ortadan kaldırıp, normal sıradan insanlara olağanüstü gelen bazı fiilleri veli kullarının elinde yaratır; ***


bu tür ikramlara Islâmî terminolojide' kerâmet' denmektedir ki, en büyük kerâmet de Sırat-ı Müstakım üzerinde sapmadan gidebilmektir.


Yukarda belirtildiği gibi, Allah'ın velîlerinin karşısında, Şeytan'ın velileri de vardı. Bunlar, sürekli olarak Allah'ın dinine ve bu din'in bağlılarına karşı çıkıp, savaş açarlar. 


Bu yetmiyormuş gibi, kendileri de bazen açıktan, bazen münafıkça bir tavırla -" biz ıslahçıyız " diyerek- yeryüzünde fesat ve fitne çıkarırlar. 


Bunlar, her şeyden önce ‚ fasık', yani her türlü günahı rahat rahat ve içlerinde en ufak bir burkuntu duymadan işleyen kimselerdir. Eğer bir memlekette bu tür kişilerin yaptıklarına ses çıkarılmaz, her türlü fıskları ve yaktıkları fitne-fesat ateşi söndürülmeğe çalışılmaz, daha açık deyişle, ‚ma'ruf' emredilip, ‚münker' yasaklanmaz; tam tersine ‚münker'ler emredilir, ‚ma'ruf' yasaklanırsa o memleket bir bakıma ‚helâki hak etmiş demektir. 


Bu şekilde helâki hak etmiş olan memleketlerde Allah, fasık, fitneci ve müfsit kişilerin sayılarını daha da artırır; çünkü, toplum iradesiyle artık bunu arzuluyor demektir ve bu yöne yönelmiştir.


Bismillahirrahmanirrahim

-----------------------------------

" Biz bir memleketi helâk etmek dilediğimizde, orada mütreflere (hayatı gaye edinenlere, bohem hayatı yaşayanlara, acımasız -sömürücü- mal düşkünü kapıtalistlere) emrederiz (onların sayılarını çoğaltırız) da, orada fısk ederler "(el-Isrâ, 16/ 17);


" Allah, zaten fasıklardan ve zalimlerden başkasını helâk etmez" (el-en'âm, 6/47; el-Ahkâf, 6/35). 


Ama bu helâk etme işi birden olmaz. Fitne ve fesadın kol gezdiği. İslam'ın unutulup horlandığı bir yere Allah önce uyarıcılar gönderir (es-Şarâ, 26/208; el-Kasas, 28/59). 


Fakat toplumda fitne ve fesadı körükleyen fâsıklar, zâlimler, tâğutlar, mütrefler uyarıcılara ve Allah'a dini'ne karşı cephe aldıkları gibi; çoğunluğu oluşturan yığınlar da genellikle sessiz kalırlar.


Bu durum, sözgelimi, Hz. Nuh'un kavminde olduğu gibi, gerektiğinde 950 yıl , yani uzun bir süre devam eder. bu süre içinde Allah tâğutlara, fâsıklara, zâlimlere, hak yola gelmeleri ve aynı zamanda da yaptıklarının helâki hak edecek seviyeye gelmesi izin mühlet verir. 


Onlar ise bu mühlet verişi anlamazlar, helâk olmayacaklarını, yap tıklarından hesaba çekilmeyeceklerini sanırlar. 


Ayrıca, belki hayatlarında bir kez olsun başları ağrımadığı gibi, dünya işleri oldukça yolunda gider;

en güzel evler onlarındır; en yüksek makamlarda onlar oturur; en iyi yiyip en iyi giyen ve en güzel kadınlara sahip olanlar onlardır :

" Eğer insanlar (hep küfre sapan) bir ümmet haline gelmeyecek olsalardı, biz o Rahman'ı inkâr eden (ler) in evlerine gümüşten tavanlar, üzerlerine çıkacakları merdivenler; ve evlerine (odalarına) kapılar ve üzerlerine yaslanacakları kolluklar ve altın zinetler yapardık" (ez-Zuhrûf, 43/33-35).





****Allah'ın kendilerine verdiği büyük nimetleri , sıhhat, kabıliyet , başarı, makam ve mevkileri; dünya hayatında çıkardıkları her türlü fısk, fitne ve fesatlarına, isyan ve fücurlarına rağmen başlarına ilahî felâketlerin gelmemesini, 


daha doğru deyişle gecikmesini haklarında hayır sanan Şeytan'ın velileri azgınlıklarında daha da ileri giderler ve sonunda helâktan kurtulamazlar.



Fakat, helâklerine kadar içinde bulundukları durum, Allah'ın onları aslında derece derece helâke götürmesinden başka bir şey değildir; yani sadece ‚istidrac'tır. 


Bismillahirrahmanirrahim

-----------------------------------
" Ayetlerimizi yalanlayanlar (a gelince); biz onlar bilmedikleri yönden istidraca tabi tutarız (derece derece helâke götürürüz) (el-A'râf, 7/ 192).





Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur:


" Allahu Teâlâ'nın bir kula günah işlemesine rağmen dünyada sevdiği şeyleri ihsanda bulunduğunu görürseniz bilin ki o istidracdır." 



Hz. Peygamber sonra şu ayet-i kerimeyi okudu: 


" Kendilerine hatırlatılanları unuttuklarında onlara her şeyin kapısını açtık. 


Nihayet kendilerine verilen nimetlere sevinip zevke dalınca onları azabımızla ansızın yakalayıverdik. Hemen ümitsizliğe kapılıp şaşkına döndüler. " (el-Enâm, 6/44) (Ahmed b. Hanbel, IV, 145).


Ayrıca mümin olmayanların, kâinattaki kanunlara aykırı olarak gösterdikleri hârikulâde hallere de istidrac denilmiştir. 



Meselâ ; Hind fakirlerinin uzun süre aç durmaları,


ateşte yürümeleri ve su içinde uzun süre havasız durabilmeleri ve vücutlarına şiş batırmaları gibi.


---------------------------------------------------------

KERAMET VE İSTİDRAÇ FARKI NEDİR ?
----------------------------------------------------------

İnsanlar tarafından birbirine en çok karıştırılan kavramlar arasında “keramet” ve “istidrac” ıstılahları bulunur. 


Görünüşte birbirlerinin aynı gibi görülen, hatta bu yüzden pek çok saf niyetli insanların aldanmasına yol açan, ama aslında birbirleriyle taban tabana zıt iki kavramdır.


Keramet sözlükte,

---------------------- ikram manasına gelir. Dini kavram olarak ise, mü’min ve sâlih bir kimsede meydana gelen harikulâde haller anlamını taşır. Ayrıca keramet, sûfilerin hayatlarında görülen harikulâde davranışlar olarak tarif edilmiştir.


İki çeşit keramet vardır;

--------------------------------

Kevnî (maddî–surî) kerâmet;

-----------------------------------

Deniz üzerinde yürümek gibi.



Hakîkî (ilmî–manevî) kerâmet; 

-----------------------------------------

İlim, irfan ve ahlakla ilgili kerametler gibi.

Kerâmet konusunda evliyâ ve tasavvuf erbabı arasında kabul gören temel kurallar şunlardır;


1-Kerametin gizlenmesi esastır. Zira keramet, Allah’ın bir lütfüdür. Kâmil insan onunla değil, sadece kulluk vazifesiyle ilgilenir.


Bu hususta şöyle denilmiştir :

-----------------------------------------------
“ Su üzerinde yürürsen saman çöpü olursun.

Havada uçarsan sinek olursun.


Bir gönül ele al ki adam olasın. ”



2-Keramet değil, istikâmet esastır. 


Velî kerâmeti gaye edinmemelidir. Kâmil mürşidlerin hepsinde keramet zuhur etmez. Ama istikamet üzeredirler.



3- Keramete değil, Şeriate uymak asıldır. Beyazid Bistâmî der ki:



“ Bir adamın havada bağdaş kurup oturacak kadar kerametlere sahip olduğunu gözlerinizle görseniz o adamın Allah’ın emirlerini, nehiylerini ve hudutlarını muhafaza ve Şeriata riayet hususunda nasıl hareket ettiğini inceleyinceye kadar ona inanmayınız. ”



4- Asıl keramet kötü huyları yok etmektir.



5- Keramet bir perde ve engel de olabilir. Keramete takılıp kalanlar gerçek vazifelerini ihmal ederler. 


Bu tehlikeyi sezen sûfîler, keramet vukû bulduğunda hiç olmamış gibi davranmışlardır.(1)



Kerametin bir benzeri olarak bazı olağanüstü özellikler bazan salih kimselerin dışında da görülebilmektedir. Bu gibilerde görülen böyle hallere “istidrac” denilmiştir.


KERAMET NEDİR ?

-----------------------


Keramet ile istidrac hem madden hem de manen birbirlerine zıttır. 


Öncelikle keramete bakacak olursak; Keramet, mucize gibi, Allah’ın fiilidir.


Keramet sahibi, kerametin Allah’tan olduğunu bilir ve Allah’ı kendisine bir himayeci ve gözetici olarak kabul eder. 


Bu yüzden tevekkülü ve imanı da fazlalaşır. Ancak, bazan Allah’ın izniyle gösterdiği kerametlerin farkına varabilir, bazan da varamaz. 


Aslında en uygun ve münasib olanı da farkına varmamasıdır.


İSTİDRÂC NEDİR ?

-------------------------

İstidrâc ise, gaflet içinde iken bir takım gaybî olayların ve hadiselerin insana görünmesiyle veya kendisinden bir takım garib fiillerin görülmesiyle gerçekleşir.


İstidrac sahibi, nefsine güvenmesi ve o olağanüstülükleri kendisine bağlamakla enaniyeti ve gururu öyle fazlalaşır ki,


‘İnnemâ ûtîtühû alâ ilmin’(2) demeye başlar.(3)



Görüldüğü gibi keramet ile istidrac arasındaki farkı ayırt edebilmek için eldeki en güvenilir ölçü, o kimsenin hal ve davranışlarıdır. 


İslam’ı yaşamayan, bir müslümanda bulunması gerekli özellikleri taşımayan fasık ve günahkâr kimselerde meydana geliyorsa, bu hal hiç şüphesiz istidractır.


KERAMET İSTİDRÂC’DAN NASIL AYIRT EDİLİR ?

----------------------------------------------------------

Keramet sahibi, İslami inançlara bağlı, şehevî ve nefsanî arzulardan uzak, gönül aynası berrak, namazda–niyazda olan kimsedir.



İslam âlimleri kerametin caiz olduğunu, bunun, velayet mertebesine ulaştığını iddia eden yalancıdan, gerçek olanı ayırmaya yarayan bir ölçü sayılabileceğini kabul etmişlerdir.



Tasavvuf erbabı, her ne kadar açıkça keramet göstermeye taraftar olmasalar da,


inançsızlara karşı gerçeğin üstünlüğünü göstermek ve istidrac ehlinin sihir ve etkilerini hükümsüz hale getirmek, 


mü’minlerin kalplerinde oluşabilecek bir takım şüpheleri izale edebilmek için kerametin ızharına, yani açıkça gösterilebileceğine cevaz vermişlerdir.(4)



Eğer bilmeyerek harika bir hale mazhar olur da, bunu kendi nefsine değil, Rabbine verirse, o zaman Allah’a olan güveni ve imanı daha da artacaktır. Böylelikle ihlasına da herhangi bir halel gelmeyecektir.(5)



Ahiretin sonsuz ve hiç tükenmeyen meyvelerini bu geçici dünyada yemek istemeyen büyük zatlar, 


çoğu zaman keramete mazhar olmayı istememişlerdir. 


Hatta en sıkıntılı anlarında dahi, hizmet, meşakkat, musibet ve külfetleri hep hoş karşılamışlardır. 



Asla hallerinden şikâyet etmemişlerdir.


“Elhamdülillahi alâ külli hâl” demişlerdir.



Bununla birlikte kendilerine keşif, keramet, manevî zevk ve nurlar ikram edildiği zaman, İlahî bir iltifat olarak kabul etmişler,


mümkün olduğunca insanlardan gizlemeye çalışmışlardır. Fahre ve böbürlenmeye değil, şükre ve kulluğa daha ziyade sarılmışlardır.



Bu hakikate binaen, velâyeti ve tarikatı isteyenler, eğer velâyetin bazı damlacıkları olan manevî zevkleri ve kerametleri esas hedef olarak kabul ederlerse, 


böyle bir hale mazhar olunca da kendini beğenmişlik hatasına düşerlerse,


bakî ve ahirete ait meyveleri geçici dünya hayatında yeme gafletine düşmüş olurlar. 


Bunun da ötesinde, velâyetin adeta mayası olan ihlası kaçırmakla kalmazlar, ellerindeki velâyet mertebesinden de mahrum olurlar.(6)



Kaldı ki kerametlerin çoğunluğu ihtiyarî olarak değil, irade dışı gerçekleşir. Umulmadık bir yerden, beklenmedik bir tarzda İlahî bir ikram olarak kendisini gösterir.


Yine keşif ve kerametlerin çoğunluğu seyr ü sülûk esnasında,


tarikat berzahından geçilmesi sırasında, maddî sınırlamalardan bir derece soyutlanmak sayesinde gerçekleşir.


Maddi alemde ise yine aynı tabiat kurallarına tabi olma söz konusudur.(7)


DİPNOTLAR:



http://www.facebook.com/ottomanm2d


kaynak :http://fikih.ihya.org/islam-fikhi/istidrac.html


1. Tasavvuf ve Tarikatler Tarihi, Dr. Mustafa Kara, 159–160, Istanbul–1985

2. “Bu Servet, bilgim sayesinde bana verilmiştir.” Kasas, 28:78
3.Bediüzzaman Said Nursî, Kaynaklı–İndeksli Risâle–i Nur Külliyatı (RNK), Mesnevi–i Nuriye, C.2, İstanbul–1996, s. 1360–1361.
4.Selçuk Eraydın, Tasavvuf ve Tarikatler, İstanbul–1990, s. 139.
5. RNK, Mektubat, C.1, s. 359.
6. RNK, Mektubat, C.1, s. 565.
7. RNK, Mektubat, C.1, s. 368.

Dr.Veli SIRIM

KERAMET ve İSTİDRAÇ FARKI 
---------------------------------------------------------

Bermuda Üçgeni



Bermuda üçgeni ya da şeytan üçgeni diye anılan yer, 

Atlantik'te , ABD'nin güneydoğu kıyılarında, 


açıklanamayan gemi, tekne ve uçak kayıplarının çok yüksek oranda yer aldığı bir alandır. 


Bu üçgenin köşelerinde Bermuda, Florida'daki Miami, ve Puerto Rico'daki San Juan olduğu kabul edilmektedir. 

-----------------------------------
Bu konuyu az çok her gizem avcısı bilir...
Fakaaaat 
Bilinmeyen nokta Hz HUD as ile o bölgenin bağlantısıdır...
Ada mübarek yer...
emin beldelerden birisi...


Hz HUD as ın ilk görev yeri bahsi geçen adadır....


O dönemde kendisine tabi olanlara Allah c.c. lütfü kereminden öyle özellikler kazandırmıştır ki...


SUDA ve HAVADA YÜRÜYEBİLİYORLARDI.....


Helak emri gelince bu özellikler onalra verilmişti ...

-------------------------------------------
Onlar o yerleri bırakıp gittiler....
Dünyanın birkaç karadeliğinden birisi haline dönüştü....
----------------------------------------------
Ama bu noktalar aslında insanlık için önemli bir amaca hizmet ediyor...
şeytanoğlu havaya airogen mikroorganizma serpiyor 
Bu kara delikler havayı alıp temizliyor 
7 delikten temiz hava veren bir aspiratör 
tab iki o esnada birkaç araç gereç te parçalanıyor 
-------------------------------------------------

bermuda 100 km lik ada 

şiddetli kasırgayla çöktü 

Bermudadakilerin hepsi kerametli ve istidraçlı idi

insanlar kolay saklı güçlerini açıga çıkartıyorlardı 
şeytani ve rahmani 

şeytani olanlar kurtulamadı 

rahmani olanlara adayı terk edin bilgisi verilmişti ...

ada 100 km lik bir ada idi
bir kısmı meksika orta amerika
bir kısmı ortadoğu...

şimdi kültürler arasındaki bu tuhaf benzerlik de nasıl oluştu diyenler...


olaya bir de bu yönünden baksınlar.....


-------------------------------------

havada yürüyenler 
ortadoguya 

suda yürüyenler orta amerikaya yerleşmişti...

-------------------------------------




Hud alayusselam ve Bermuda
--------------------------------------
Bermuda
Allah' tan methedilen yer özelliklerine sahip 
bir ada idi 

Allaha isyanları yüzünden battı ....

kötüler yüzünden iyiler de faydalanamadı ...

Hud alayüsselam çok üzüldü ağladı ...

Allah onu uyardı o zaman aglamadı ...
" Allahım senin yaptıgın herşey dogrudur ..beni affet dedi ..."

Allahın birligini sonsuzlugunu kavmine anlattı ..

çok da faydalı oldu ..

ve batan şehrin girdap olan yerin ortasına gider 

orada Allah'a çok dua ederdi ...
o havada da yürürdü denizde de ...

bazen bir adım attıgı an anında orada olurdu ...

o adımını Allah izin verdi de attı 
vermeseydi atamazdı ...
Allah onu özel seçti 
peygamberlik o kıta batmadan verilmişti ..

Ad kavmi ismi sonradan alındı 


" ben bütün kavmimi 

bütün gücümle çabamla 
kimseyi kırmadan darıltmadan 
Allah'ı onlara tanıttım bildirdim ..

anlamak istemeyenler çok az oldu ...


ve kavmimin yaşayanların biri aç olsa öbürü ona vermeden yemezdi ...


birbirlerine yardımlaşma çok mükemmeldi ...


okyanusta hala girdaplar oluyor 

ancak o şehri alıp batıran girdabın yanında devede tüy bile degildir ..."

hala girdap olan merkez gemiyi çeker 

25 metre mesafede ki herhangi bir cismi kendine çeker ..

Bermuda üçgeni de Allah'ın mucizelerinden biridir 

içine çekilen su büyük bir ırmak gibidir 
bu kadar su oraya akar da 
su neden eksilmez neden aynıdır 
oraya akıtılan su 
aynı şekilde yukarı
ya akıtılır ...

dünyada üç yerde bu mucize vardır ..


SIRLAR KAPISI :
-------------------------
En büyük özelliklerimden birisi
hareket edemeyen canlıları yürütmektir ...

Bitki vs gibi ruhu olmayan canlıları hareket ettiririm


başka yerde filizlendirmek ve agaçlandırma 

amaçlı yaparım bunu ...

bir kul bedenini kendine yerleştirirse 

uzaklara açılamaz gidemez ...
tembel olur aradıgı şeyi bulamaz ...
bir kul bedenini dışarıya açarsa 
çok genişler 
ilim üstadı olur ...
bu vasıfta olanlarla olmayanlar yarışamaz ...

Allah'ın rızasına uygun şekilde açılanlar 

hem dünyada kazanır 
hem ahirette kazanır 
...
bedenini nefsine açıp şeytana açanlar 
dünyada onlar da yapılamayanları yaparlar 
şeytan bozgunculuk için onlara yardım eder 
onlar anlamazlar 
onları bataklığa saplar çıkamazlar...

kendilerinde çok yetenek oldugunu sanırlar ...

ahirette odun olup yanarlar 
canları hiç çıkmaz hep acı çekerler .

ilmi Allah için seçmeyenler böyle olacaklar 

ilmi Allah için isteyenler ise her iki tarafta da kazanacaklar ...

bedeninizi hep iyi yerlere sevk edin 

ve oraya alıştırın ...
buna devam edip ugraşırsanız ...
manevi ilim alırsınız ...

bedenini mezarlıgın içine götürüp oradaki meftalarla 

konuşmaya çalışıp 
devam ederseniz başarırsınız ...

bedenini önce agaçlarla irtibata geçirip 

konuşmaya çalışınız 
buna da devam ederseniz 
birşey olmaya başlarsınız ..
çok devam ederseniz arkadaş olursunuz ...

bedeninizi para ve hazineye yollarsanız oraya çok çalışın ugraşın ...oraya meşgale olun çalışın ...

oradan birşey faydalanıp almaya bakın ...Allah ister verir ister vermez ..
devamlı yaradana şükredin ...
Allah güvenerek isteyene verir bunu bilin ...
istekte usanmayın sabredin ..

bedeninizi 

yıldızlara gezegenlere aya güneşe bulutlara da gönderin 

oraya çok adapte olun 

ve herbirinle konuşmaya çalışın 

konuşamadıgınız zaman sakın bırakmayın 

devam edin ...
sonunda başarılı olursunuz ...
başarılı olduktan sonra onların sizinle irtibatlaşması fazlalaşır 
ve çok gizli sırlı ilimleri size ögretir ..
bu seviyeye gelmek öyle kolay degildir ..

arzuladıgın şeye çok yanıp hararetlenmek gerekir ...


kul Allah aşkıyla ne kadar çok yanarsa 

o kadar kazanır ..
hep yanarsa 
Allahın seçtigi özel kullardan olur ...

http://www.facebook.com/ottomanm2d
------------------------------------------------------------
bedenini göç ettir   Allah'ın seçkin kullarının arasına yerleştir ..
onların yaşantısına kendini alıştır ...
maneviyatta bilgi almasını bil ...
ve iletişime gir ...

her evliyanın
kutbun
ve peygamberin özel kendine has ilimleri vardır ...
yaşadıklarında yaptıgı ilimler bilinir
ögrenmek istedigini sor
cevabı sana gelir ...
eger alamazsan daha çok yetişmen gerekir ..
yeterki arzuyla iste
allahın neyi eksiktir
onda eksilmez verir 
önemli olan hak etmektir ....
----------------------------------------------------------------------------
  EMİN BELDE
--------------------------------------------------------------------------


     Emin Belde Cheops-Kefren-Mikerinos piramidlerinden doğuya, yani TUR dağına doğru kaymış. 

Niçin kaymış ? 


Çünkü kutuplar GEZGİNDİR. Yani her yıl yer değiştirir ve yürürler. 


İki kutup bu durumda yürürken, TAM ORTALARINDAKİ bölge (nöt, emin bölge Aummani skhidra) da ELBETTE yer değiştirecek. Zaten Musa ile birlikte Firavun'un başkenti EMİN BELDE OLMAKTAN kurtuldu. TUR DAĞI emin belde oldu.


Yoksa, Piramitlerin cesetleri, mumyaları saklamasını, meyvelerin ve sunakların çürümeden, bozulmadan durmasını, Eski Mısırlıların bir sırrı mı sanıyorduk? Hayır"! EMİN BELDE özelliği ve işlevi bunu yapıyordu. Yani sır PİRAMİTLERDE değildi. EMİN BELDE koordinatlarında olmalarından kaynaklanıyordu.


Ve tabi tılsımlar da vardı. 



Emin belde'den alınan gizil güçler. Firavun'un sihirbazlarının elde ettiği bu güçlere karşı asla durulmuyordu. 



Fakat Nil nehrindeki sepetten bebek olarak çıkıp da TUR dağında Rabbi'nden Tevrat kitabelerini alıp, sonra Mısır'a dönen ve Firavun'un sihirbazlarını elindeki ASA ile sihirlerini yılan biçiminde yok eden Musa'nın iki yaş dönemi arasında kozmik bir olay olmuştu. Gize'den kaldırılmış olan EMİN BELDE TUR dağına monte olmuştu. 



Tur dağı DOĞAL bir PİRAMİT görevini yapıyordu.


TUR=KONİ demek

Mount=Koni demek

Musa o DOĞAL piramit'e monte olmuştu. Kur'an'dan bildiğiniz biçimde Allah ile diyalog kurmuştu. 


(Musa Kur'an'da adı en çok geçen elçidir: 27 kez ismen ve bir kaç misli de işaret edilerek verilmiştir. Yani Musa kastedilerek 75 kadar Ayet vardır)


Emin Belde TUR'U SİNA DAĞI olmuştu. Üst tarafı yüksek EKSİ KUTUPTU. Altı ise (Dağ yamacı, ilk etekleri) yüksek artı kutuptu.




 Musa'nın zarar görmemesi için Allah şöyle buyurdu:


Burası kutsal Tuba vadisidir, ayakkabılarını çıkar ! "


TAHA/12 


"  Gerçekten Ben, Ben senin Rabbinim. Ayakkabılarını çıkar; çünkü sen, kutsal vadi olan Tuva'dasın. "


         Evet Tuva (Sankritçe Tuba) Ve ayakkabı çıkarılınca MUSA TOPRAKLANDI. (elektrikteki ground) (Tersi Phase) Bunların bir diğer adı YİNE TİN VE ZEYTUN. Toprak ve faz...


    Tur dağının tepesinde (UFO'ya çok benzeyen konik bir dağdır orası) Büyük şiddet olayları oldu. Yıldırım ile evamir'i aşere yazıldı


    Ve Fusion reaktörü olan tabutüssekine/Ahit sandığı orada verildi. Eğer Musa'nın ayağı çıplak olmasaydı, bir yalıtkan olsaydı ayaklarında, Tabutüssekine'ye dokunan insanlar gibi kül olurdu orada. Böylece EMİN BELDE'nin kutuplarını kavradık. 

Gelelim devamına:

1- Tîn'e ve Zeytun'a,

2- Sina dağına
3- Ve bu güvenli beldeye andolsun ki,
4- Biz insanı en güzel biçimde yarattık.

           Artı-eksi kutupların tam ortasındaki sina dağına ve Gize'den sina'ya, oradan Kudüs'e ve oradan da MEKKE'ye gelen KIBLE bunların dördü de EMİN BELDE. Kutuplar gezindikçe EMİN BELDE DE geziyor. 


              Mekke'de duruyor şu anda... 

     Bunu nereden anlıyoruz? BELED (Belde) suresinden. Ve İbrahim ile oğlu İsmail'in yaptığı KABE BLOĞUNDAN anlıyoruz. Kabe bloku PİRAMİTLERİN yerine yapılan bir GEOMETRİK modeldir. Ve GÜÇ artık buraya geçince, Allah "Kazıklar sahibi Firavun" diye indirdiği ayetle, gücü firavun başkentinden almıştır.

Bu kısmın kaynağı : http://kod661.blogspot.com


Hz Mehdi -- 2012 --




Hz Mehdi as 1. bölüm
------------------


Mehdi as buyurdu
hazreti Ali as benim babamdı...
fatma anamızdan degil
öbur aldıgı hanımdan olğluyum .....


ben dogunca dogdugum yere
bir rahatlık bir ferahlık bir durgunluk oldu ...


dogduktan beş gün geçince
insanların hal ve hareketlerinin tam tespidatına girdim ....

algı manasında düşünceler beynimde vasıflamaya başladı ...
zaman geçtikce
kızmanın sevincin
insan tavır ve hareketlerinin ne oldugunu anladım ....


beş yaşına geldigimde bi pehlivan kadar güçlüydüm ....
ve bazı pehlivanlara vururdum
darbem ağır gelirdi ....
şaşırırlardı ...

bu hazreti Ali gibi güçlü olacak derlerdi ...

ama benim gücümün onlara yetmesi mümkün degildi
11 , 12 yaşlarda canım sıkılırdı
agaçlara sarırılıp onları kırardım

kanımda öyle hızlı dolaşım vardı ki
yerimde duramazdım ...
ağaçlara tekme tokat vurmaya başladım ...
ve kendimi böyle yetiştirdim ....

biraz daha büyüyünce kılıç kalkan kuşandım
evde yedek kalkan ve kılıç vardı ...

aldım ama ağır geldi ....

zorlandım ....
biraz daha çalıştım ...
hırsımdan ağaçların bazı dallarını kırdım .....

bazılarını kıramadım ....
kırdıklarımı diktim ...
yetişsin yogunlaşsın istedim ....

onların bir sene sonra yetiştigini görünce

bu beni sevindirdi ...

babam arada eve gelirdi ...
cengaverlige giderdi ...

ben de isterdim ama beni yanına almazdı
biraz güçlen derdi ...
öyle güçlüydümki o farkında degildi ...


kendimi çok zinde hissettigim zaman
evdeki kılıç kalkanı aldım
bu sefer güçüm yetti ....


o zaman ahırda at vardı ona bindim ve daga çıktım ...
atımı bir ağaca bağladım ve gezmeye başladım ....


üç yaban hınzırı çıktı ve bana saldırdı ...
kendimi müdafaya aldım kalkanımla karşıladım ...,

birinin kafası kalkana çarptı

yan taraftan digeri üzerime saldırdı egildim ...
digerini kılıçla vurdum ...
acı çekmesin diye katlettim ...
öbürleri kaçtı ...
benim ilk çarpışmam buydu ...


ve eve döndüm ...
bu iş benim hoşuma gitti ...

böyle arada ormana çıkardım ...
hınzırlardan çok yıktıgım öldürdügüm oldu ...
ama
beni öldürmeye teşebbüs etmeyene kılıç sallamadım ....


tabiki bunları yaparken ayı ile de karşılaştıgım oldu ...atıma atlayıp kaçtım 

..onları öldürmek istemedim ...
ani saldırılarda çok yılan öldürdüm ..bu beni seri harekete alıştırdı ...
ve
babam cengaverlikten eve dönünce
bir müddet bana cenk öğretti
oyun öğretti ...
tekrar Hasan Hüseyin' i yanına alıp gitti ....


beni yanına almadı ...
bir müddet bekledim ...
ahırdan at aldım peşlerinden gittim ...

bayagı uzun yol yürüdüm ...
gece olunca bir yerde konakladım ...sabah olunca atıma binip yol aldım ...

Şam yoluna girdim bayagı ilerledim
yoluma devam ederken bir hurmalıga girdim ...
hurmalıkta ayrı yerlerde hurma toplayan insanlar gördüm ...

agaçtakileri görünce babammı kardeşlerimmi diye oraya yol aldım
ve kardeşlerime sarıldım ...
benlen oyun oynamaya başladılar
ve ikisini anında yendim ....
babam ağaçtan celalli inip bilegimi bükerken
bilegimi güçlü tuttum ...

bir döndü baktım beni gôrünce şaşırdı
ve babam benimle sevinç duydu
ve beni öptü ve sevdi ...
ve kardeşlerimle bana sarıldı ...
birbirimize
cem olduk


bizim bu halimizi görenler işlerini güçlerini bırakıp bize baktı ....
ve böylece beraberce yol almaya başladık ...
o insanların gözü bizden ayrılmadı ...
ve ben birden içerlendim
ve niçin dikkat çektim diye üzüldüm ...
ve atımdan indim ve onlarla gitmedim ...
babam beni çağırdı haya ettim gidemedim ...
yaklaştıkca geriledim ...
arkamda büyük bir kayaya çarpınca
gidişim olmadı durdum ...



Allah ' a çok yalvardım :


" Allahım bu kayaya kapı yapta beni içerisine alsın " dedim ...
kaya beni içeri alınca
kılıcımın kınıyla uç kısmı dışarıda sıkıştı ...

ben orada kayaların arasında kalınca babam ve ağbilerim
orada bir müddet kaldı ...
ağladı
sonuçta onlar da beni bırakacaktı
bıraktı ...

aslında orada bedenim kaldı
ruhum makama çıkarıldı ...


kiyamet yaklaşırken beni allah
dünyaya zuhur ettirecek ...
diyeceksinizki bu nasıl olur
meryem anamız İsa as a nasıl işlendiyse
Allah cc bunu da yapar ...
...



M2D








2.bölüm
-----------------



Mehdi alayüsselam buyurdu ...

çok sessizlige kapılmayın ...

sessiz günlerde çok aşırı sıcak olursa topraklar kurur 

oksijen toprak alamazssa hatlar sarsılır 
...



dünyanın bu hususta iyi görüntüsü yoktur 

her an olabilir ....

deprem sadece doğanın sarsılmasıyla degidirl ..

insanlar tarafından olduğu zaman buna savaş denir ..



her ikiside şu an olabilir ..

ikiside görüntüde ..



ama öyle olur ki Allah salih kullarının duasıyla olayı geciktirir ..

hiçbir zaman afat savaş istemeyin ...Allah ın emriyle yaşayın ...


kıyamete kadar hak ve batıl olacaktır ...

batıl olan kazansa bile hep kaybeden olacaktır ...

ama müslümanlar hep zafer kazanıp 

bir müddet hüküm sürecektir ....



ondan sonra yavaş yavaş müslümanlar azalıp 

en sonunda kelime i tevhid ortadan kalkacaktır ...

kuran sayfalardan Allahın emriyle kalkacak 

cami ve mescitlerdeki ayet sureler yazılar 

yokolup kaybolacaktır ..


Dünya 

dehşetli şekilde un gibi dagılıp yok olacaktır 

o zaman arafat açılıp 

kabirde olanlarla kıyamette ölenler 

arafatta toplanacaktır 



kiminin önünde nurdan ışık 

kiminin 

önünde sönük

ışık 

kiminin önü de kapkaranlık görünür 


nur olanın yönü keyifli lezzetli rahat yoluna devam eder ...

günahkar olan gözünün perdesini bile hissetmeyecek 

her adımda yüzbin kılıç başına vurur gibi olacak ...


Ey yaratılan insan !


nasıl yoktan dünyaya geldin ?

kendi kendine mi oldun ?

dogadan mı oldun ?

ağaçtan mı ...


bunu bilemiyor musun ....

İbrahim alayüsselam buldu 


sen de bul ...




bir sonsuz halk eden var ...

bir sonsuz zuhur eden var ...



bunu nasıl anlamıyorsun ...

bu Allah tır ...

buna en ufak akıl yeter uğraşırsan bulursun ...


Allah tan sonra ne vardı demeyin ...

önce ne vardı demeyin ...

o noksandan münezzehtir ...

her sonun sonu vardır 

amma sonsuz olan mutlaka Allahtır ...


bana cengaver olarak yetişin gayretli olun ...

yeterki o niyetle yaşayın ...





bazınız yetişir 

bazınız yetişmez 


yeterki yolun hayır olsun ...

Allahı bulan hayırda olur 



ben kendimi bildikten sonra 

cenkle ve mücadele ile uğraşacagım ...


Kudüste imam olup 

İsa alayüsselama imam olacagım ...

İsa as Allah'ın habibine ummet olacak ...

buna çok sevinecek ...




en güçlü cenk arkadaşlarımdan biri olacaktır ...

ben ondan güçlü değilim ...

o benden güçlü olacaktır ...



peygamberler önder olur ...

deccal i ben mi öldürecegim 

isa mı öldürecek 

buna vakıf degilim 

isa olabilir ...




beden olarak bir yerde geziyorum ..

manevi olarak dünyayı 

bazı evliyalar yanılıyor ..





kendimin mehdi oldugunu 

yaradan bana bildirecek ...





Allah'a tabi olanlar beni seçecek 

tabi olmayanlar karşı gelecek ...

kendini mehdi diye tanıtanlar var 



mehdiye baktıgın zaman cengaver gibi görünür ..

mehdinin hiçbir cariyesi olmayacaktır ..

olursa helali olur ..




Allah'ın rızasına uygun davranır ...




Mehdi dininden taviz vermez ...

Mehdi allah için cenk eder ...

kendinden etmez ...



Allah için savaşta aslan gibi kükrer ...

Mehdi savaşmadıgı zaman sakin nazik yumuşak görünür ...

savaştıgı zaman aslan gibi kaplan gibidir ...


-SON -



-------------------------
Mehdi aleyhiselam hakkında bilgiler :
-----------------------

--------------------------------------------
Mehdi nin dünya ya geliş tarihi ...
kadir gecesi doğumlu
19 un sırrı dogumlu
24 gözü açık zuhur edecek

bu kerammet şudur 
" Ey gök 
savaş uçagını kaldırma derse 
o uçaga uçak kadar pervane taksan uçmaz ..

Ey deniz 
savaş gemisi kaldırma ! " derse 
ingiliz donanması 
palet ve şinorkelden ibaret kalır ... 

Mehdi kendine yardımcı olan askerlerine fiziki güç verecek 

bir müslüman on kafiri alt edecek ..

Mehdi aleyhiselam 
enerji sistemlerini durdurabilir 
elektrikli sistemler o emredince durur ...

toprak bereketli olur 
ürün bollaşır 
gök bereketli olur 

deniz bol bereketli olur 
refah olur

zulmeden kainatın öte ucuna gitse 
Mehdi'nin adaletinden kaçamaz 

Mehdi'nin adaleti 
şeriattır ...

öldürülemez yaralanamaz
yanında nükleer bomba patlatılsa 
enerji 
yi madde boşluklarına gönderiyor ...

tüm hayvanlar ile konuşma yetenegi var
tüm dünya insanlarıyla

herkes o seslendi mi 
beyninin içinde tebliği duyar

anında bir ordunun beyincik faaliyetlerini durdurup dizleri üstüne çökertir ..

Allah c.c. ün verdiği ilim ve izinle 
yahut bir beldeyi anında arıtır bereketlendirir ..
ömrü olan hastayı kaldırır ...

yerin hazineleri ni kerametle açar 
çıkarır 
halka dagıtır 
..
dünyada altın gümüş elmas para 
borsası kalmaz

zenginim diyenin cebine koyar ..
kuranı sırlarını açıklar verir

Allah'ın lutfunu açıkça verir dağıtır 

bu bakımdan Hızır aleyhiselamdan dan pay almıştır

efendimiz 
adı adıma benzer diyerek 
Mehdi'nin gücünü belirtmiştir

efendimiz peygamberler imamıdır 
isminde 
tüm peygamber isimleri 
kutup isimleri 
melekut isimler vardır

adı adıma benzer 
böyle bir güç ü biz kullar tasavvur edemeyiz ..

Mehdi kuru dal ı dikecek yeşerecek

kuru dal odun 
kafir sembolü 

yeşermesi müslüman sembolü

bazı hadisler sembolik
siyah dalgalı saçlı 
sakallı 
yüzü benli 
bekar ...

http://www.facebook.com/ottomanm2d