- Cola , doğum kontrol ilacı olarak üretilmişti. 9 yıl eczanelerde satıldı. Başarısı görülünce, içecek haline getirilip, seri üretime geçildi.
- 1942 lerde Meksika’da ilk kez üretilen hibrit tohumların ilk ekimleri, Türkiye, Hindistan ve P
akistan’da yapıldı (1943). (O dönemlerde batı kökenli ‘ herşey’ çok rağbet gördüğü için bu uygulama bizde kolaylıkla yapılmıştı… )
- David Rockfeller 1952 de ( 18 yaşında) Dünya Nüfus Konseyini kurdu.
Amaçları : Dünya nüfusunu azaltmaktı (doğum kontrol ilacı üretimi, nüfus planlaması projeleri uygulamaları).
O dönemde, 2000 li yıllarda dünya nüfusunun 70 milyarı aşacağı söylemiyle pek çok ülkeyi kandırmayı başardılar.
Not : Rockfeller vakfı 1980 lerde Türkiye ye aşı bağışında bulundu
Bu aşıların aynı zamanda KISIRLIK yapıcı etken maddeler içerdiğine dair bazı şüpheler var .
ABD deki THE GEORGIA GUIDESTONE adı verilen ve 1979 kimin tarafından dikildiği bilinmeyen (!) devasa kayaların üzerinde şu not yeralıyor :
" Dünya nüfusunu 500 milyonun altında tut ! "
- GDO lu gıdada, sadece hayvan genleri değil , insan genlerini de kullandılar.
- Gıda ve ilaç sektörlerinin kontrolüyle, hem nüfus azaltılması hem de düşünemeyen uyuşuk beyinli ,korkak, cesaretsiz, zaaflarının esiri insan kitlesi oluşturma konusunda bir taşla çok kuş vuruyorlar…
-Bugün Türk halkının ¼ ü kısırdır.
tarih : 1888.
yer : ABD DE BİR ECZANE =Asa G. Candler & Co. ECZANESİ , 47 Peachtree St., Atlanta
Resimde poz verenler :
KOLANIN MUCİTLERİ : Asa G. Candler ve Dr. John S. Pemberton ...eczane de onların .
------------------------------------------------
Kolayı keşfedenlerin etkilendiği ürünün adı :
" Vin Mariani " 1863 de Angelo Mariani tarafından icat edildi .
her bir şişesinde 6 gram kokain kullanılıyordu
--------------------------------------------------
İlk koLa 1886 da bir eczanede satıldı .
-------------------------------------------------
coca-cola 1903 senesinde her bir şiede 9 mg kokain kullandığını kabul etti...
kaynak : Liebowitz, Michael, R. (1983). The Chemistry of Love. Boston: Little, Brown, & Co.
--------------------------------------------------
KİMYASAL BİR SİLAH : KOLA
-----------------------------------------------
ABD KIZILDERİLERİN kendi istekleriyle ölmeleri için çok güzel bir yöntem keşfetmişti : BATTANİYE !
Onlara yardım kolilerinde battaniye hediye ediyorlardı...
Soğuktan koruyan bu güzel icat için KIZILDERİLİLER ellerinde değerli eşyaları bile vermeye razıydılar...
Karşılığında aldıkları bu BATTANİYELERİN içinde ise...ÇİÇEK mikrobu mevcuttu...
Ve henüz ÇİÇEK AŞISI diye bir şey de yoktu (!)
Savaşlardan arta kalan
Ve topraklarına sımsıkı sarılan Kızılderililer
bir yardımla tarih sahnesinden yokolup gittiler...
-------------------------------------------
Bugün toplumlar keyifleri için ölüyorlar...
Futbol için ...
ölesiye sevdikleri için ölüyorlar ...
Ölümüne seviyorlar ...ve ölerek sevdiklerini yalnız bırakmanın mutluluğuna yaşıyorlar (!)
en çok sevdikleri şey KOLA ...
KOLAMA SAKIN DOKUNMA (!)
-----------------------------------------
müptela
Koca toplum müptela...
Müslümanı da...
Hristiyanı da
Yahudisi de
Ateşperesti de
Ateisti de
Hem koşeri hem helali çakmış bir muamma
sokakta fiskiye altında elinde şişe kolayla dans ederek devrim yaptığın hissi uyandıran ....
reklam afişlerindeki ebleklere benzediğini düşünmeni sağlayacak kusursuz içecek KOLA ...(!)
Kitlesel kanser vakaları ile...kola ilişkisi araştırılmalı...
Kısırlık ile kola tüketim endeksleri irdelenmeli...
Karaciğer yağlanmaları...kola ilişkisi görülmeli...
Kuşkusuz dünyanın en ünlü içeceği fabrikası, 1886’da ABD’de kurulan CocaCola.
Kola (CocaCola) ilk olarak eczanelerde satılmak üzere üretilen bir ilaçken içeriğinde değişikliğe gidilerek 1895’de gizemli bir içeceğe dönüştürüldü.
Tüketiciler gıda ürünlerinin tüm içeriklerini bilmeleri bir temel insan hakkı olmasına rağmen ,
CocaCola başta olmak üzere birçok ürünün içeriğinin sır olması kimseyi kuşkulandırmıyor ....
Kuşkulananlar ise TİCARİ SIR saçmalığıyla karşılaşıyorlar.
---------------------------------------------
Her ne hikmetse
Ezici çoğunluk bu içecekten bir türlü vazgeçemiyor.
Neden acaba ?
1906 ya kadar içeriğinde KOKAİN bulunduğunu kabul eden firma acaba halen bunu kullanıyor olabilir mi ?
Peki ya diğer zehirler ?
İçeriğinde bulunan maddeleri sadece iki kişinin bildiği ve bu bilgilerin bir banka kasasında saklandığı,
bunun da ‘ticari bir sır’ olduğu gibi birçok bilginin dolaştığı bu üründen,
dünyada saniye de 8 bin,
yılda ise 252.288.000.000 (252 milyar 288 milyon) kutu -CocaCola- tüketiliyor.
--------------------------------------------------------
Biyolojik silahların anavatanı ABD ,
Soğuk Savaş sırasında 1950'lerin başından 1970'lere kadar yürüttüğü kod adı **MKNAOMI*** olan gizli bir program ile onbinlerce insanı bir anda ortadan kaldırabilecek değişik türdeki biyolojik silahları CIA'in depolarında sakladı.
Bu biyolojik silahlar şunlardı :
-------------------------------------------
Kabuklu deniz hayvanlarının öldürücü zehirleri;
öldürücü kobra yılanı zehiri;
şarbon,
ensafalit,
tüberküloz ve brusella hastalıklarına sebep olan mikroplar ve bu mikropları gizlice yayacak veya aşılayacak araçlar.
( not : 1990 lara girilirken Türkiye de kırsal kesimde birçok kişi BRUCELLA hastalığına yakalanmıştır )
----------------------------------------------------
Çiçek mikrobu battaniye ile nasıl bulaşır ?
----------------------------------------------------
İki tür çiçek mikrobundan birisi olan
Variola MİNÖR ,
havadan, nefes yoluyla ve 3-7 gün içinde bulaşır.
diğeri ise yani Variola MAJÖR
hem hava + hem de eşyalar yoluyla geçer ve nefes yoluyla da 9-14 günde bulaşır
eşyalar kuru bir ortamda birkaç yıl bulaşıcıdır.
Variola major genellikle küçük damlacıklar yoluyla bulaşmasına rağmen, insanların kullandığı eşyalar üzerinde, kuru bir ortamda, yıllarca yaşayabilir (Downie 1967; Upham 1986).
Sonuç olarak Variola major elbiseler veya battaniyeler yoluyla bulaşabilir (Dixon 1962).
Ondokuzuncu yüzyılda ABD Ordusu ,
" Yerli Problemi "ni kontrol altına almak için, çiçek mikrobu bulaşmış battaniyeleri,
özellikle büyük düzlüklerde yaşayan Kızılderililer'e göndermişti (Stearn and Stearn 1945, s.148).
---------------------------------------------------------
1900'de, ABD'nin İspanyollar'dan yeni ele geçirdiği Filipinler'de, bir Amerikalı doktor, bir çok savaş esirine veba mikrobu bulaştırarak etkilerini denemiş ,
ayrıca 29 esiri de beriberi üzerindeki araştırmaları için ikna etmişti. ;
1915'de Missisippi'de bir başka Amerikalı doktor, 12 mahkûmu, pellagra hastalığının tedavisindeki araştırmaları için denek olarak kullanmıştı.
Birinci Dünya Savaşı, bu insanlık dışı silah ile ilgili yeni deneylerin yapılması için mükemmel bir fırsat oldu.
Stockholm'deki Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü'ne (SIPRI) göre Almanya,
Birinci Dünya Savaşı'nda karşı safta yer alan İtalya'da kolerayı, Rus cephesinde, St. Petersburg civarındaki savaşlarda da vebayı silah olarak kullanmıştı (1915).
SIPRI ayrıca,
Almanlar'ın 1916'da Romanya cephesinde,
Bükreş'de ve Osmanlı Ordusu içindeki Alman subaylar vasıtasıyla, bilhassa atlar ve büyükbaş hayvanlarda görülen ama insanlara da bulaşabilen ruam hastalığı ve şarbon mikroplarının Irak'daki savaşlarda kullanıldığını iddia etmektedir.
Amerikalılar'ın 1898'de İspanyollar'dan ele geçirdiği Puerto Rico'da Rockefeller Tıp Araştırmaları Enstitüsü'nün desteği ile çalışan Doktor Cornelius Rhoads,
deneklerine kasden kanser hücreleri bulaştırdı.
Rhoads'un bu korkunç araştırmasının ortaya çıkarılmasına ve doktorun Puerto Rico halkının kökünün kazınmasına dâir fikirlerini içeren notlar bulunmasına rağmen Rhoads,
ABD'nin Maryland ve Utah eyaletleri ile Panama Kanal Bölgesi'nde, ABD Ordusu'nun Biyolojik Savaş Birimi'ni kurmakla görevlendirildi.
-------------------------------------------
1931, Japon Ordusu'nun da General Shiro Ishii komutasındaki 731 numaralı birlik,
1932-1945 arasında Mançurya ve Çin'de kurduğu laboratuarlarda veba, tifüs, çiçek, sarı humma, tularemia, hepatit, gazlı kangren, tetanos, kolera, dizanteri, ruam, humma, beyin humması, salgın kanamalı tifüs, menenjit ve bütün diğer bulaşıcı hastalıkları, 10 binden fazla insan üzerinde canlı canlı denedi.
Japonlar, biyolojik deneylerinin bu sonuçlarını derhal savaş alanında siviller üzerinde uyguladılar ve dünyanın en korkunç biyolojik savaşçısı ünvanını Amerikalılar'dan almayı hak ettiler.
Japonlar'ın ilginç biyolojik savaş uygulamaları, 1940'da 11 Çin şehrine veba mikrobu taşıyan pireler ile fareleri çeken,
veba mikroplu hububatı, uçaklarla atmaları bu şekilde yüzbinlerce sivilin ölümüne sebep olmalarıyla başladı.
Japonlar, 1940-1945 arasında, 731 numaralı birliğin Japonya'daki genel karargâhında, tarihin garip bir cilvesi olarak, bilhassa Amerikalı savaş esirleri üzerinde veba ve şarbon deneyleri yaptılar.
Japonlar'ın biyolojik deneyleri yüzünden 200 bin Çinli'nin öldüğü tahmin edilirken,
Japon deneylerinin bir sonucu olarak 1946-1948 arasında Harbin'de ortaya çıkan veba salgınında 30 bin kişi hayatını kaybetti.
Ancak Japonlar, Amerikalılar kadar becerikli değildi.
Deneme sahası haline getirilen Ningbo'da sık sık veba görülürken, Zhejiang bölgesinde ortaya çıkan tifo salgını, Japon askerlerine de bulaştı ve 1.700 asker, kendi biyolojik savaşlarının kurbanı oldu.
SOĞUK İÇİNİZ !
http://www.facebook.com/photo.php?fbid=449269468457209&set=a.148622601855232.41697.148617095189116&type=1&relevant_count
--------------------------------------------------------------
Hani kolada bir böcegin kani vardi da onlardan yapiliyordu hairdir..burda hic bahis yok da !
YanıtlaSil