15 Aralık 2012 Cumartesi

hoşgeldin ya Missouri ( ! )


   1944’de ABD’de vefat eden Türkiye’nin Amerika Birl
eşik Devletleri Büyükelçisi Münir Ertegün’ün cenazesinin Türkiye’ye gönderilmesi konusu gündeme gelir. 




Amerika Birleşik Devletleri, 6 Mart 1946’da, Münir Ertegün’ün cenazesinin Amerikan Donanması’nın en büyük savaş gemilerinden birisi olan Missouri Savaş Gemisi ile İstanbul’a gönderilmesine karar verdi 

ve geminin 1946 yılının Mart ayının sonlarına doğru New York’tan yola çıkacağını duyurdu. 

--------------------------------------------------------------------
Aynı gün Amerika, Sovyetler Birliği’ne İran’dan derhal çekilmesi için de bir nota verdi. 
--------------------------------------------------------------------
Vefat eden diplomatlarının cenazelerinin ülkelerine savaş gemileriyle gönderilmelerinin normal bir nezaket kuralı sayılmasıyla birlikte,

bunun için ABD Donanması’nın en büyük gemilerinden birisinin seçilmiş olması başlangıçta siyasi çevrelerde 
şaşkınlık yarattı. 


Oysa bu hareketin, Sovyetler Birliği’ne karşı yapılmış olan bir 
hareket olduğuna şüphe yoktur. 

Sovyetler Birliği’nin İran konusundaki uzlaşmaz tavrını gören Amerika Birleşik Devletleri Donanma Bakanı Forrestal, 1945 yılı 
sonlarında Akdeniz’e önemli bir deniz kuvveti gönderilmesini önermişti. 

Başkan Truman’dan da onay olan bu teklif, Dışişleri Bakanı Brynes tarafından Sovyetler’i tahrik edebileceği için eleştirilmiş ve o günlerde gerçekleştirilmemişti. 

Missouri’nin Ertegün’ün cenazesini getirmek amacıyla Akdeniz’e gönderilmesi, 

aslında Amerika’nın Sovyetlere karşı tavır almaya başladığının kesin bir göstergesi 
olarak değerlendirilir (Ülman, 1961: 73-74).

-------------------
Missouri’nin karşılanması için Türkiye’de büyük hazırlıklar yapıldı, 

posta pulları çıkartıldı,

sokaklar temizlendi,

caddelere bayraklar asıldı, 

hatta özel “Missouri Sigaraları” bile üretildi.

Türk basınına göre Amerika artık dosttu. 
---------------------------------------------------
Dünyanın en güçlü milleti olan Amerika, bu gücünü yalnızca insanlık ve medeniyet şartlarına göre iyi niyetle kullanmaktaydı. (!)

Amerikan Missouri Savaş Gemisi, Son Posta Gazetesi’nin “Welcome Missouri” başlıklı haberinde yazdığı gibi 5 Nisan 1946 sabahı saat 8’de İstanbul’a ulaştı.

Gelirken Amerikan Başkanı Truman’ın Türkiye Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye 

“İnönü’den ve Türk milletinden sıkı bir dostluk beklediği” mesajını da getiren Missouri, ziyaretiyle Türk-Amerikan ilişkilerinde belirgin bir iz bıraktı. 

ABD-Türkiye ilişkilerinin yön değiştirmeye başladığını gösteren bir başka gelişme de, ABD Başkanı Truman’ın Missouri’nin İstanbul’a ulaştığı 5 Nisan 1945 
günü Chicago’da yaptığı  “ Ordu Konuşmas ı” oldu. 

Başkan Truman, bu konuşmada Amerikan dış politikasının yeni yönünü çiziyor ve kuvvetli bir devlet olmanın Birleşik Amerika’ya sorumluluklar yüklediğini, bu sorumluluklardan kaçmanın milletlerarası güvene büyük bir ihanet olacağını söylüyordu. 

Ancak, Başkan Truman’ın bu konuşmasının Türkiye’de en çok dikkat çeken kısmı, 

Orta Doğu’nun durumu ile ilgili olanıdır. 

Amerika Birleşik Devletleri’nin bundan böyle de 
milletlerarası deniz ulaşımındaki engellerin kaldırılması ve hiçbir devletin coğrafi konumunun elverişsizliği yüzünden milletlerarası liman ve su yollarına çıkmaktan 
mahrum kalmaması için gayret sarfına devam edeceğini söyleyen Başkan Truman, 

Orta Doğu’nun durumu konusunda şöyle konuşmaktaydı :
(Ülman, 1961: 73-74): 

“ Gözlerimizi yakın ve Orta Doğu’ya çevirdiğimiz zaman vahim meseleler arzeden bir bölge ile karşılaşıyoruz.

Bu bölgede geniş tabii kaynaklar vardır. En işlek kara, hava ve deniz yolları buradan geçmektedir. Bu bakımdan büyük iktisadi ve stratejik önemi vardır. Fakat bu bölgedeki milletlerin hiçbiri ne yalnız, ne de birlikte, kendilerine yöneltilecek bir tecavüze karşı koyabilecek kadar kuvvetlidirler. 

Böyle olunca da Yakın ve Orta Doğu’nun bu bölge dışı büyük 
devletlerarasında kuvvetli bir rekabet alanı olduğunu ve bu rekabetin birdenbire bir çatışma doğurabileceğini kestirmek kolaydır. Yakın ve Orta Doğu’da küçük ve ya 
büyük hiçbir devletin Birleşmiş Milletler kanalıyla diğer devletlerin menfaatleriyle uzlaştıramayacağı hiçbir meşru menfaati yoktur.

Birleşmiş Milletler’in, Yakın ve Orta Doğu ülkelerinin egemenlik ve toprak bütünlüklerinin baskı ve ya sızma yolu 
ile tehdit edilmemesi konusunda ısrar hakkı vardır.” 


ÇELİŞKİ 
---------------
1968 kuşağı amerikan askerini ballandıra ballandıra attığını anlatır...
aynı zamanda gider CHP ye oy verir...

OYSA o ChP nin MİLLİ ŞEF döneminde dönemin e büyük ABD savaş gemisi gelmiştir ve ABD ye göbek bağımızla bağlanmışızdır ...

Ayrıca bir yabancı savaş gemisinin gelişi camilerde mahyalara WELCOME yazılarak karşılanması ....gerçekten utanç verici bir durumdur .

-----------------
                       Hava nasıl olursa olsun beraber hareket etmeliyiz !


Kim beraber hareket edecek ?

ABD nin yönlendirmesinde ( Kendisi ayrı olarak resmedilmiş ) AVRUPA ....

AVRUPA ve TÜRKİYE ?! :) beraber hareket edecek....

Slogan öyle diyor...

Soğuk savaş döneminin iki blokundan birisi ABD yandaşıydı
Diğeri SSCB ...

Ya O ya diğeri başka çaren yok...
İŞte göbek bağımızı bağlayan tüm anlaşmalar ...

Rusya nın NOta üstüne Nota vererek bizden 1925 tarihli dostluk anlaşmasını iptal ettiğini ...Boğazların kontrolünü ve KArs ı istediği tehditlerden sonra gelmişti...

HAni bugünlerde PATRİOT lar konuşulurken ...MİLLİ ŞEFİMİZ İNÖNÜ nün NATO ya BM ye ve ABD ye bağladığı göbeğimizi bir anımsamakta yarar var galiba...

-----------------------------------

24 Ekim 1945’de BM’ye girildi.

14 Şubat 1947’de Dünya Bankasına girildi.

11 Mart 1947’de İMF’ye katılındı.

22 Nisan 1947’de Truman Doktrini kabul edildi.

4 Temmuz 1948’de Marshall Yardım Planı kabul edildi.


---------------------------------------
II. Dünya Savaşı’ndan hemen sonra Türkiye, neden ısrarla Batı dünyasına ve
özellikle ABD’ye yakınlaştı ve bu yakınlaşmasının 1950 yılına kadar ilk sonuçları neler oldu ?

Sonuçlar:
--------------------
II. Dünya Savaşı’ndan hemen sonra Türkiye, savaşta yürüttüğü tarafsızlık politikasının sonucu olarak dünyada yalnız kalmıştır.

Bu yalnızlık döneminde Sovyetler Birliği’nin doğuda toprak ve Boğazlarda üs talepleriyle karşı karşıya kalmıştır.

Kendini Sovyetler Birliği’ne karşı tek başına savunabilmesi mümkün olmayan Türkiye, Batı dünyasından destek aramıştır.

Aynı yıllarda, Sovyetler Birliği’ne karşı yeni stratejiler geliştiren ABD, bu stratejileri ve çıkarları gereği Türkiye’ye yardım etme kararı almıştır.

Bu kararın ilk uygulamaları da

1947’deki Truman Doktrini ve
1948’deki Marshall Planı çerçevesinde olmuştur.
---------------------------------------------------------
MARSHALL YARDIMI İLE GELEN MADDİ YARDIM
--------------------------------------------------------
1948-49 -----------28 milyon dolar
1949-50------------59 "
1950-51------------50 "

137 milyon dolar hepi topu budur....tüm ülkeler içinde en az parayı alan da Türkiye dir...

137 milyon dolar demek günümüz Türkiye sinin 12 saatteki ihracat rakamıdır...

Evet bugün bu parayı 12 saatte kazanıyoruz...

Egemenlik böyle sağlanır...yoksa karneyle ekmek dağıtarak değil !
----------------------------
TRUMAN DOKTRİNİ NEDİR ?
---------------------------------------
    Başkan Truman, 12 Mart 1947’deki konuşmasında Kongre’den 3 istekte bulundu. Bu istekler:
1. Türkiye ve Yunanistan’a yardım amacıyla 30 Haziran 1948’e kadar geçerli olmak şartıyla 400 milyon $ bütçe,

2. Yunanistan ve Türkiye’ye sivil ve askeri Amerikan personelinin
gönderilmesi,

3. Seçilecek Türk ve Yunan personelin Amerika Birleşik Devletleri’nde eğitilmesiydi (Satterthwaite, 1972: 78)

---------------------------------------------
Cumhuriyet Gazetesi ise 13 Mart 1947’deki sayısında 

Truman’ın konuşmasının tarihi bir önem taşıdığını yazıyordu. 

Yazıda ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri’nin, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne Orta Doğu ekseninde önem verdiği de belirtiliyordu.


------------------------------------------------------------

Ulus Gazetesi’ne göre, 

Amerika Birleşik Devletleri dünyada bir “barışkurucu”ydu . (!)

---------------------------------------------------------------

CHP çok partili sisteme ABD isteiğiyle geçmişti :
----------------------------------------------------------
Truman Doktrini’nin Kongre’den geçmesini isteyen çevreler ise, 

Türkiye yönetiminin demokratik olmadığı ve yapılacak yardımın Türkiye’deki otokratik rejimi güçlendireceği yönündeki bu eleştirilere, 

Türkiye’nin artık (1946’da) çok partili rejime geçmiş bulunduğu, yapılacak yardımın Türkiye’nin iç ve dışsorunlarını azaltacağından, çok partili demokratik sistemin güçlenmesine de yardımcı olacağı şeklinde karşılık verdiler.


-------------------------------------------------------

YARDIMLARIN ABD NİN İSTEĞİ DIŞINDAKİ ALANLARDA KULLANILMAMA ŞARTI
---------------------------------------
Kongre’de “Yunanistan ve Türkiye’ye Yardım Yasası” ya da “Public Law 75” olarak yasalaşan doktrin,

22 Mayıs 1947’de Başkan Truman’ın onayıyla yürürlüğe 
girdi (Oran, 2002: 532). 

Yasa, Amerika Birleşik Devletleri Başkanı’na Türkiye ve Yunanistan’a mali yardımla birlikte malzeme, hizmet ve bilgi yardımı da yapma, 

bu arada askeri ve teknik uzmanlar gönderme yetkisini vermiş ve bunun için 400 Milyon $’lık bir 
tahsilat ayırmıştır. 

Yine aynı kanun gereğince, yapılacak yardım Amerikan 
Başkanı’nın bilgi ve onayı olmadan Türkiye ve Yunanistan tarafından yardımın amaçları dışında kullanılamayacak, 

Türk ve Yunan Hükümetleri bu iki ülkeye
yapılacak yardımın yerinde ve amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığını denetlemek için gönderilecek yetkili kişilere gerekli bilgiyi vermekten kaçınmayacakları gibi Amerikan Basın ve radyo temsilcilerinin yardımın kullanılması konusunda ülkelerinde serbestçe inceleme yapıp bilgi toplamalarına da engel olmayacaklardır.

Kanunun önemli noktalarından birisi de 

“Vandenberg değişikliği” adıyla bilinen değişikliktir. 

Buna göre; Güvenlik Konseyi ya da Genel Kurul, Türkiye ve Yunanistan’a yapılan yardımın kesilmesini isterse, Türk ya da 
Yunan Hükümetleri artık yardım istemediklerini bildirirlerse, Amerikan Başkanı bu kanun amaçlarının gereği gibi gerçekleştiğine ya da gerçekleşmesi imkanı kalmadığına karar verirse, Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye ve Yunanistan’a 
yaptığı yardıma son verecekti (Ülman, 1961: 105).


-----------------------------------------

 KAPİTÜLASYONLAR GİBİ ALGILANIR ENDİŞESİYLE ABD NİN ELDE ETTİĞİ TAVİZLER MADDELER TEK TEK YAZILMADI 
-------------------------------------------------
Yardımın başlaması için antlaşma ise, Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri arasında, 12 Temmuz 19
47 tarihinde Ankara’da imzalandı.

12 Temmuz 1947 tarihli 
“ Türkiye’ye Yapılacak Yardım Hakkında Antlaşma” 
nın içeriği,




22 Mayıs’ta ABD’de yürürlüğe giren “Yunanistan ve Türkiye’ye 
Yardım Yasası”ndan daha yumuşak sayılabilir. 

Bu değişikliğin nedeni, Türkiye’nin tarihinde yaşadığı Kapitülasyon gibi derin bir deneyimin etkisi ve yetkililerin bu konuda Türk kamuoyundan gelebilecek tepkileri engellemek istemeleri olarak 
kabul edilebilir (Satterthwaite, 1972: 79).




Bunun sonucu olarak antlaşma metninde ABD yardımının bağlı olacağı şartlar teker teker yazılmamıştır.

Ayrıca Misyon Başkanı, (ABD’nin Türkiye Büyükelçisi) Türk Hükümeti’ne bu antlaşma gereğince sağlanan yardımın gayelerinin elde edilmesine yarayacak bilgiyi ve teknik yardımı; 

buna karşılık Türk Hükümeti de Misyon Başkanı ve temsilcilerine yapılan yardımın kullanılışı ve ilerleyişi hakkında rapor, bilgi ve gözlem şeklinde her türlü kolaylık ve yardımı sağlayacaktır. 

Bundan başka, Türkiye ile imzalanan antlaşmada, bu antlaşma hükümlerine uyulmazsa yardımın kesileceğiyle ilgili hiçbir kayıt yoktur. 

Amerikan basın ve radyo temsilcilerine sağlanacak serbestliğe 
gelince, Türk Hükümeti bu konuda da antlaşmaya bir kayıt koydurmuştur. 

Antlaşmanın 3.maddesine göre, Birleşik Devletler basın ve radyo temsilcilerinin bu yardımın kullanılışını serbestçe izleyip gözlemlerini bildirmelerine, ancak “iki ülkenin güvenliği ile kabili telif olduğu nispette” müsaade edilecektir.

Bu hükümlerin yanı sıra, antlaşmada, yapılacak yardımın başka amaçlarla kullanılamayacağı ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ya da Genel Kurulu yardımın devamını lüzumsuz ya da gereksiz bulursa yardımın kesileceğine dair hükümler de bulunmaktadır (Ülman, 1961: 111-112)


--------------------------------

PARANIN TAMAMI VERİLDİ Mİ ?
---------------------------------------------
Doktrinde Türkiye’ye verilmesi öngörülen 100 Milyon $’lık malzemenin 
tamamının gönderilip gönderilmediği konusunda farklı görüşler vardır. 

Bazı kaynaklara göre Amerikalılar, Yunanistan ve Türkiye’ye gönderilecek olan yardımda kısıntıya gitmişlerdir. 




Türkiye’ye sadece 69 Milyon $ ’lık malzeme ulaştırılmıştır.



(Altan, 1986: 87-88) 

1947-1949 döneminde, Truman Doktrini’nde yer alan askeri malzeme yardımı da dahil olmak üzere, Türkiye’ye verilen Amerikan yardımının tutarı 152.5 Milyon $ oldu.

Bunun 147.5 Milyon $’lık bölümü hava, kara ve deniz kuvvetlerinin 
modernizasyonu için kullanılırken, 

5 Milyon $ kadarı yol yapım çalışmaları için ayrıldı. 

1947-1951 yılları arasında ise Türkiye’ye yapılan Amerikan askeri yardımının miktarı toplam 400 Milyon $’a ulaştı (Oran, 2002: 534-535)
kaynaklar :

http://sbe.balikesir.edu.tr/dergi/edergi/c12s21/makale/c12s21m24.pdf
wikipedia 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder