12 Ocak 2013 Cumartesi

kısırlık ve Çocuk meselesi-kemalistlerin unuttuğu kampanya




3 çocuktan fazla çocuk yapana vergi indirimi...

şimdi dedenlerimizden fakir miyiz ?
yoksa daha mı benciliz ?

===============
babalarınızın dedelerinizin kaç kardeşi vardı ?
cumhuriyetin ilk yıllarında aileler en az 4-5 çocuk yapıyorlardı...
iş garantisi yokken
eğitim seviyesi düşükken

işsizlik parası
sigorta
sağlık sistemi yokken...

çünkü onlar Allah 'a güveniyorlardı
ve bu güveni yitirmemişlerdi...

Sonra Rokfeller vakfı
1980 de babasının hayrına aşı kampanyaları
ve nüfus planlamaları düzenlemeye başladı

arta kalan aşılaırn hepsini de geri topluyordu...

Bugün doğal doğum oranları her geçen gün düşüyor...
belki de gelecekte tüp imkanı olmadan gebe kalmak da tükenecek...

herşeyin bir çeşit labaratuvar ortamında meydana geliyor oluşuun farkında mıyız ?

inekler
koyunlar...

tavuklar...
herşey sunileşmeye ve fabrikasyon hale dönüşmeye başlıyor...

ve biz bunu doğal kabul ediyoruz...
------------------

kolada ve birçok gıdada kısırlık yapıcı etken maddeler var..
kullanılan ilaçların yan etkilerinden bazılaır saklanıyor...

sürekli tavsiye edilen ilaçlar özellikle...
bir amacı olmalı değil mi..

*********************

ABD 1975 senesinde --
National Security Study Memorandum 200 adını verdiği projeyle .

Nüfusunun tehdit oluşturacağını düşündüğü ülkeleri şöyle sıralamıştı :

Hindistan , 
Bangladeş, 
Pakistan, 
Endonezia, 
Thailand, 
Filipinler , 
Turkiye , 
Nijerya , 
Mısır , 
Etyopya ,
Mexika, 
kolombia,
ve Brezilya .

Kissinger bu işle görevlendirilmişti ...

Şİmdi bu ülkelere bakınca bazısında UYUŞTURUCU baronları ve silahlı çatışmalar ...

Bazısında aşırı fakirlik ve açlıktan ölümler ...
Bazısında terör ...
Bazısında fuhuş ile gelen bulaşıcı hastalıklar göze çarpıyor...

Ve bu olayların da her ne hikmetse 1975 den sonra arttığı görülüyor...

------------------------------------------------
DARBECİLERDEN NÜFUS PLANLAMASI BASKISI :
-----------------------------------------------
Solizmin çok sevdiği darbeciler de NÜFUS PLANLAMASI YAPILMASI İÇİN BAKIN NASIL BASKI OLUŞTURMUŞTU :
-----------------------------------------------
Eski bakanlardan Hasan Celal Güzel ABD’nin 12 Eylül darbesini yapan Kenan Evren’den Türkiye’de doğum kontrolü yapılması ve bunun hükümet programına girmesi için baskı yaptığını söyledi. 

Güzel, “ Doğum kontrolünü Hükümet programına bunu koymamı istediler.

Ben karşı çıkınca sabaha karşı 04.00’te Bakan İlhan Öztrak matbaayı bastı ve programa yazdı ” dedi. 

****
12 Eylül darbesi sonrası emekli Oramiral Bülent Ulusu Başbakanlığında hükümet kuruldu.

O hükümetin programının yazım işi için Hasan Celal Güzel görevlendirildi. 

Özal’ın teklifine önce karşı çıktığını ancak, 

“bizim görüşümüz yansısın” ısrarı üzerine kabul ettiğini söyleyen Güzel, 

“Turgut Bey 12 Eylülcüler için ‘Bu adamlar ABD hayranıdır. Dikkat et, doğum kontrolünü getirecekler, onu koyma’ demişti. 

Gerçekten de öyle oldu” dedikten sonra yaşadığı ilginç olayı ilk kez anlattı.


Ulusu Hükümeti’nde Devlet Bakanı olarak görev yapan İlhan Öztrak(CHP Genel Başkan Yardımcısı Faik Öztrak’ın Babası) 

program yazımına başlamadan önce Hasan Celal Güzel’e geliyor.

Aynı zamanda Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden hocası olan Öztrak, “ Hasan, Konsey doğum kontrolüyle ilgili paragraf istiyor Bunu ABD’liler Kenan Paşa’dan istemişler,koymaya mecburuz” diye sıkı tembihte bulunuyor.


Bu uyarıyı dikkate almayan Hasan Celal Güzel, gerekli düzeltmeyi yapmadan programı baskı için matbaaya gönderiyor. 

Güzel, sonrasında yaşanan gelişmeleri şöyle anlattı :

"İlhan Öztrak, sabaha karşı 04.00’de matbaayı basıyor, çalışanların başlarında bekliyor ve doğum kontrolü paragrafını yazdırıyor. ABD’nin Kenan Paşa’dan istediği doğum kontrolü hükümet programına böyle girdi.”


****************************
10 yılda 15 milyon genç nasıl olmuştu ? halkın zenginliğiyle mi ?
iş sahalarının genişliğiyle mi ?
sigorta
hastahane
ve sosyal haklların mükemmeliğiyle mi ?

elbette halkın Allah a güveniyle olmuştu
ve solizm bunu da kendine pay etmişti
15 milyon genç yarattık 
diyerek ...

bu bereket
Allah azimüşanın halkımıza nasip ettiği bir bereketti...

nasıl ki 
koyunlar bereketlidir
milyonlar etinden sütünden faydalanır
onu keser yerler de 
gene de bereketlidir...

oysa köpek berektsiz bir varlıktır
senede 5 ten aşağı yavrulamaz
eti de yenilmez...
pek düşmanı da yoktur 

ama koyun sayısı o bereketli olduğundan fazladır...

bu ilahi taktirdir...
nüfusumuzun kısa sürede yoğunlaşmış olması
şeytanoğlunu tedirgin etmiş
ve 1980 den itibaren büyük eyleme geçmişlerdir...

tam bu noktada muvaffak oldukları için sevinmeye başlayacakalrı bir dönemde..
Halk yeniden bilinçlenerek 
bu nüfus planlaması safsatalarını bir kenara bırakmaya başlamıştır elhamdülillah ...


CUMHURİYET DÖNEMİNDE BEKARLIK VERGİSİYLE EVLENMEYENLERDEN PARA ALINMASI İSTENDİĞİNİ BİLİYOR MUSUNUZ ?
------------------------------------------------------
18 Mart 1926 tarihli Memurlar kanunu. Çok çocuklu hâkimlere yardım edilmesi ile ilgili 12 Haziran 1937 tarih ve 3253 sayılı
kanun. 

12 Haziran 1929 tarih ve 1525 sayılı halk arasında ‘yol vergisi olarak bilinen’ şose ve köprüler hakkındaki kanun. 

6 Mayıs 1930 tarih ve 1593 sayılı genel sağlık kanunu. ayrıca belediyeler kanununda yer alan sağlığın korunması ve nüfusun 
arttırılması girişimleri, gizli nüfusun kayıt altına alınması ile yurt dışından gelecek nüfusun iskânı da değerlendirilmiştir. 

Türkiye’de ‘ Bekârlık Vergisi :
----------------------------------------
verginin ilk defa vatan savunması için genç nüfusa aşırı ihtiyaç duyulduğu Milli Mücadele yıllarında gündeme geldiği vurgulandıktan sonra. I. Meclise Canik (Samsun) 
Milletvekili olarak katılan Hamdi Bey’in ilk bekârlık kanunu teklifini 19 Ekim 1920’de TBMM’ye sundu. 

Onu Erzurum Milletvekili Salih Efendi’nin 22 Şubat 1921’deki teklifi 
izledi. 

Her iki teklifin I. maddesine göre TBMM Hükûmeti’nin kontrolü dâhilinde bulunan yerlerde evliliğin başlangıç yaşı 18 sonu 25’tır. 

25 yaşını doldurup da mazeretsiz olarak evlenmeyenler bekârlık vergisi ile mükellef olacaklardı. 

O dönemde her iki teklifde yasalaşmadı. Ancak konu 1950’ye kadar hiç gündemden düşmedi. Milli Mücadele’den 
sonra Anadolu’da nüfus çok azalmıştı.

Bu nedenle Cumhuriyet’in ilanından sonra nüfusu 
arttırmak için çeşitli arayışlara girildi. Bu arayış içinde Yozgat Milletvekili Süleyman Sırrı Bey ilki 1929 yılında olmak üzere 1932, 1940 ve 1944 yıllarında Meclise bekârlık 
vergisi için kanun teklifleri sundu.

Süleyman Sırrı Bey teklifini sunarken bundan beklediği 
faydaları şu şekilde açıklamıştı: 

‘Çok çocuklu fakir ailelere yardımda bulunmak için bekârlardan vergi alınmasını teklif ettim. Teklifim bekârları evlenmeğe mecbur etmek 
değil Sadece onları evlenmeğe teşvik ve çok çocuklu ailelere belli ölçülerde de olsa destek sağlamak içindir’


Orta Çağ’da 4. Henri, ‘ Kral ve prenslerin 
kudret ve zenginliğinin tebaasının çokluğu ve bolluğuna dayandığını belirtir

‘ Nüfus adet ve kuvvettir ’

‘ Nüfus devletin hakiki sermayesidir ’ .

Ya da J . Bodin’in deyişiyle ‘Tek gerçek güç ve zenginlik insandır’ gibi ifadelerden de anlaşılacağı gibi nüfusu arttırma ihtiyacı ekonomik ve toplumsal ihtiyaçtan kaynaklanmakla birlikte Rönesans ve Reform’un dünya işlerine ve insana verdiği değer ve önceliğin de bir ifadesidir. 

Avrupa’da 20. yüzyılın ortalarına kadar nüfus artışını teşvik devam etmiştir. 

Örneğin İngiltere’de şöyle bir düşünce gelişmiştir.

‘ İngiliz erkekleri evlenince en az 
üç çocuk ister, biri kendisi, biri karısı, biri de vatanı için "

Avrupa rönesanstan bu yana nüfusunu arttırmaya çalışıyor ama bereketleri yok !


1831 yılı sayımında 
Anadolu’nun nüfusu yaklaşık  7,5 milyon


1844’te 10-10,5’e, 
1874’te 12, 
ve 1927 sayımında ancak 13.648’ milyona yükseldi

Osmanlının tamamı değil ....bu anadolu karasının nüfusu


 M.Kemal İstanbul gazetecileri ile İzmit Kasrı’nda 16-17 Ocak 1923’te yaptığı mülakatta da nüfusun artırılması konusunu gündeme getirdi. 

‘  Hakikaten memleketin nüfusu şayanı teessüs bir derecededir. Efendiler bu memleket Almanya’nın iki katıdır. Almanya’da 70 milyon nüfus vardır. 

Zannederim ki bütün Anadolu halkı 8 milyonu geçmez’ dedikten sonra nüfusun savaş ve hastalıklardan dolayı hızla 
azalmış olduğunu belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

‘ Şimdi biz bunu telafi etmek istiyoruz. Telafi etmek için şüphe yok ki herkesçe malum olduğu gibi sıhhi ve içtimai tedbirler almak lazım gelir’

Atatürk, nüfus azlığını gidermek için yurt dışındaki Türklerin de Türkiye’ye getirilmesine çalıştı. Ve bu konudaki görüşlerini de şöyle açıkladı: ‘

Aynı zamanda millî hudutlarımız dışında kalan aynı ırk ve aynı harstan olan unsurları da getirmek ve onları da müreffeh bir halde yaşatarak nüfusumuzu teyit etmek lazımdır ki buna da tevessül olunacaktır. 

Eğer Rusya’daki Türkleri de getirmek mümkün olursa, 
oradan da getireceğiz. Fakat bence Makedonya’dan, Batı Trakya’dan kâmilen Türkleri buraya nakletmek lazımdır’

***
.
Atatürk, yurt dışından gelecek soydaşlarımızın iskânı için de I Kasım 1928’de TBMM’nin üçüncü dönem ikinci toplanma yılını açarken

‘ Ana vatana kavuşan mü-badil vatandaşların iskânı ve mülk edinebilmeleri için azami gayret sarfı için 
hükûmetçe tedbirler almak gereklidir’ demişti

Atatürk, Cumhuriyet’in ilanından .
sonra I Mart 1924’te TBMM’nin ikinci dönem birinci toplanma yılını açarken de nüfusun attırılmasının devlet politikası olarak benimsendiğini ve bu konuda gerekli önlemlerin alınacağını şöyle açıklamıştı : 


‘ Nüfusumuzu koruma ve çoğaltma gayesini önemle belirtelim. Genel sağlık için kural olarak göz önünde bulundurulan önlemler sürekli olarak genişletilmelidir. 

Verimli ve üretken Türk milleti sürekli fenni sağlıklı şartlara sahip olunca Türk vatanını hızla dolduracak ve şenlendirecek kuvvete sahip olacağına kimsenin şüphesi yoktur ’


.. Orta Anadolu’nun nüfusu bu memleketin şark ve garp 
hudutlarının bekçisi gibidir. Her şeyden evvel nüfusumuzun artması lazımdır’. 




Nüfusumuzun ne kadar artması gerektiği de şu şekilde açıklanır. ‘ 

Bizim memleketimizin nüfusunun kilometre kareye düşen insan sayısına göre 50 ve 100’e çıkmaması için hiçbir sebep yoktur. 

En çok nüfusu büyütecek şey yerli halkın çoğalmasıdır. 

Yapılan tecrübelere göre 25 senede bir yerli halk duble yanı iki kat olabilir. 
100 sene sonra da dört misli olabilir. 
Şimdiki nüfusumuzu 18 milyon kabul edersek demek ki 100 sene sonra 60-70 milyon olacaktır ve buna layıktır’
24
.
O dönemde Atatürk, bu düşünceye sevk eden sebepleri şu şekilde sıralamak 
mümkündür: 

a) I. Dünya Savaşı ve Millî Mücadele döneminde önemli sayıda erkek nüfusu  kaybı yaşanmış olması ve bu açığı kapatma endişesi. 

b) Başta İtalya olmak üzere Rusya, Fransa, Almanya gibi batılı ülkelerin nüfusu arttırma lehinde güçlü kampanyalar sürdürmeleri. 

c) Osmanlı Devleti’nin son döneminde artan savaşlar ve sağlık alanında yeterli 
yatırımın yapılamamasından dolayı ölüm oranlarının çok armış olması
25
.
d) Savaş ve isyanların etkisinden bir türlü kurtulamayan Türkiye’nin nüfusunu  arttırma yöntemiyle ülkenin askerî ve siyası alanda güç kazanacağı düşüncesi. 

e) Artacak nüfusla Türkiye’de henüz işletilmeyen doğal kaynakların işletilebileceği ve Türkiye’nin dünyada hatırı sayılır bir ekonomik güç olacağına inanılması. 
Başka bir ifade ile nüfusu belirli bir seviyeye getirmeden sosyal ve sıyası ihtiyaçlarımızı istediğimiz oranda kolaylıkla temin edemeyeceğimiz endişesi
26



bazı kemalist görünümlü siyonist-deccal uşağı yaın yapan basın da bugün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının nüfusunun artışını istemiyor 


http://www.turkiyat.selcuk.edu.tr/pdfdergi/s27/18semiz.pdf
not :NSSM 200 ün açılımı =National Security Study Memorandum 200: Implications of Worldwide Population Growth for U.S. Security and Overseas Interests (NSSM200)

anlamı :

Dünya çapında nüfus artışı, ABD'nin güvenliği ve deniz aşırı menfaatlerimiz

araştırma : M2D

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder